Kadavraya Don, Sağlıkçıya Bayram!

Okuma Süresi: 3 dk.

Osmanlı’da modern tıp eğitiminin başladığı tarih olarak kabul edilen 14 Mart 1827 tarihinde ilk ameliyathane açılmış ve bu tarih “Tıp Bayramı” olarak kabul edilmiştir…

İlk kutlama salonlarda yapılmamıştır.. İlk kutlama 14 Mart 1919’da işgal altındaki İstanbul’da tıp öğrencilerinin işgali protesto amacıyla düzenledikleri yürüyüşle alanlarda kutlanmıştır.Böyle bakıldığında hekimler insan hayatını kurtarma yemininin yanına bir de vatanı bağımsızlığa kavuşturma yemini etmişlerdir…

1929-1937 yılları arasında “Tıp Bayramı” tıp fakültelerinde tıp derslerinin ilk kez türkçe verildiği 12 Mayıs tarihinde kutlanmıştır…

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçekleştirdiği “Dil Devrimi” ile “Türkçe ile felsefe yapılamaz” diyenlere inat “Türkçe ile felsefe de yapılır bilim de yapılır” pratiğini doksan yıl önce tarihe not düşmüşlerdir…

1976 yılından bu yana 14 Mart “Tıp Bayramı” olarak kullanmakla birlikte içinde bulunduğumuz hafta da “Tıp Haftası” olarak kutlanmaktadır…

-Reklam-

Tıp Bayramı bütün sağlık emekçilerine kutlu olsun…

Yaşama hakkı kutsal bir haktır..

Sağlıklı yaşama hakkı da yurttaşlar için anayasal bir güvence olması gerekirken ne yazık ki ülkemizde uygulanan sağlık politikaları sağlık emekçilerini şirket çalışanı ve hastaları da müşteri olarak görmekte ve şehir hastaneleri inşa ederek sektör dışındaki şirketlere hasta sayısı garantisi vermektedir..

Oysa sağlık politikası hastalıkları önlemede yani koruyucu sağlık ve halk sağlığı üzerinde planlanmalı böylece hastalık sonrası ortaya çıkan maliyetin yurttaşların refahı için kullanılması sağlanmalıydı…

Siyasetin eğitim alanında bilimi dışlayan politikaları sonucu olarak okullarda “felsefe-mantık”

-Reklam-

dersleri ya müfredattan çıkarılmış ya da yasak savma adına yok denecek kadar azaltılmıştır…böylece eğitim dinsel motifler üzerine inşa edilmiş ve bu bizi Tıp Fakültesi öğrencilerinin laboratuar çalışmalarında kadavralara don giydirme noktasına getirmiştir.

Tıbbın kendi anayasasında geçerli olan “hekim-hasta” mahremiyeti “kadavra” mahremiyetine dönüşmüştür…

Kız çocuklarını eğitimden uzaklaştırmaya yönelik politikalar sonucunda kızlarını okula göndermeyen babalar ve kocalar hastaneye götürdükleri kızlarını eşlerini muayene etmesi için “ille de kadın hekim” aramaları ne kadar da trajikomik bir durumdur…

Hekimi plasiyer…

Hastayı müşteri…

-Reklam-

Eczacıyı vezne memuru…

Devleti tüccar olarak gören sağlık politikaları ne yazık ki “Yeni Türkiye” nin gerçeği olarak karşımızda duruyor…

Hipokrat yemini etmiş bir hekim için öncelik diline dinine ırkına bakmaksızın hastanın hayatını kurtarmaktır.. Bu yemine sadık kalarak Suriye iç savaşında çatışan IŞİD ve benzeri örgüt militanlarının ülkemiz hastanelerinde hayatlarını kurtaran hekimlerimiz için övgüyle söz edenlerin bu ülkenin vicdanı sayılan “Gezi” olaylarında polisin müdahalesi ile yaralılara yapılan sağlık hizmeti için hekimlere soruşturma açılmasını açıklamakta zorlandığı da ayrı bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor…

Paylaştığım görselde bir ameliyat sonrası hayat kurtaran hekimlerin bütün yorgunluklarına rağmen bir zafer elde etmiş gibi nasıl da mutlu olduklarını görmek olası…

Yani bir hekim kaybedilmiş bir hastası için yeterince mutsuzdur..ne hekimlere ne de sağlık emekçilerine hasta ve hasta yakınları tarafından uygulanan şiddet asla kabul edilemez..şiddet kime uygulanırsa uygulansın ne insanıdır ne de hukukidir…

-Reklam-

Evet 14 Mart Tıp Bayramı…

Bu bayram sağlık alanında görev yapan tüm bileşenlerin bayramı…

Hekimiyle

Hemşiresiyle

Ebesiyle

-Reklam-

Laborantıyla

Anestezistle

Teknisyeniyle

Hastabakıcısıyla tüm sağlık emekçilerinin bayramı…

Atatürk’ün kendini emanet ettiği Türk hekimleri başta olmak üzere insan hayatını korumaya ve kurtarmaya kendini adamış yeryüzünün tüm sağlık emekçilerinin “14 Mart Tıp Bayramı” kutlu olsun…

-Reklam-

Yanıtla

Your email address will not be published.

Follow Us