Karadenizin engebeli arazisinin vazgeçilmez ürünü fındık, sadece arazinin değil, Karadeniz bölgesinde yaşayan insanların da vazgeçemediği üründür.
Karadeniz’de yaşayanların sevdalıklarında, ayrılıklarında, düğünlerinde, sevinçlerinde fındık önemli bir yer tutar. Öyle ki bir türküde “Bir fındığın içini yar senden ayrı yemem” derken, sevincini de bir başka türküde dile getirir. ”Yine yeşillendi fındık dalları” derken, gönlündeki beklentiyi dile getirir.
Aradan geçen yıllar fındık üreticisinden çok şeyleri aldı götürdü. İlk önce artan ihtiyaçlar, devamlı düşen fındık fiyatları, köydekilerin baba ocağını bırakıp, gurbette geçimini aramak zorunda bıraktı.
Bu da iş yapabilen beden gücünün köyü terk etmesi, bahçelerin bakımını, budamasının yapılmasını aksattı.
Bahçelerin verimi her geçen yıl düşüş gösterdi. Yaşlanan fındık ocakları yenisiyle değiştirilemedi. Fındık ocakları yaşlandı.
Dededen kalma yöntemlerin günümüz koşullarına göre yenilenmemesi, üretimin her geçen yıl düşmesine sebep oldu.
Her ilçede olan ziraat mühendisleri, tarım ilçe müdürlükleri göstermelik ve görüntü vermek için yapılan yasak savmacı birkaç kursun, Dışında başka hiçbir işlem yapmamaktadırlar.
Köyde kalanlar babadan, dededen kalma usullerle çalışmasını sürdürmekte, hatta yaşlı oldukları için de çalışamamaktadırlar.
Yaşlanan bahçelerin verimi de her geçen yıl da azalmakta. Üreticinin de eline geçen para da haliyle düşük olduğu için, bu da üreticilerin geçimini zorlamaktadır.
Ayrıca iktidarın tutumu da üreticilerin eline geçen paranın azalmasının bir başka sebebidir. Çiftçiyi desteklemek adı altında üreticiye dönüm başı belli bir ücret verilmektedir.
Bahçesine hiç girmeyen, bahçesine hiçbir bakım yapmayan kişiye de, tapu ile ispatı karşılığında belirlenen bedel ödenmektedir.
Bahçelerin bakımının yapılıp, yapılmadığı ile ilgili hiçbir kontrol yapılmamaktadır. Böyle bir dönüm parası verilmesi yerine üretilen fındık fiyatına yansıtılsa, daha fazla fındık ürünü alınmış olur.
Fındık fiyatını belirlemek için yapılan masraflar önemsiz görülerek, yeterince göz önüne alınmamakta.
İlk önce bahçe temizliği sonra gübreleme, ilaçlama, bahçenin otunun temizliği, fındığın toplanması, harmana serilip, dış kabuğunun patozla ayıklanması, harmana serilip fındığın kurutulması, kurutulan fındığın bozuk, çürük olanlarının elden geçirilip, temizlenmesi.
Çuvallanıp nakliyesi, yüklemesi, boşaltma giderleri gibi nice giderleri olan bir süreçten sonra hükümetin belirlediği, kuşa çevrilmiş bir alım fiyatıyla üreticinin açlığa mahkumiyeti, umutların gelecek yıla aktarılması…
Bu her yıl böyle sürüp gider.
Yurdumuza en fazla döviz girdisi sağlayan fındıkta söz sahibi olan üreticiler birliği (FİSKOBİRLİK),
Atatürk’ün “Fındık başta olmak üzere, diğer belli başlı ürünlerimizi ilgilendiren birlikler kurulmalıdır” Direktifi ile 1938 yılında kurulmuş olan dünyanın en büyük üretici birliğidir. Hükümetin üretici birliğiyle sürtüşmesi sonucu devre dışı bırakıldı. Sonuç olarak üretici perişan edildi. Fındık geçerli bedele ulaşamadı.
Yurdumuzda İtalya firması FERRERO firması Türk firmalarını satın alarak, alanında tek firma oldu. Buna karşın hükümet fındık alımı için TMO’yu devreye soktu. Onun da ayrı sıkıntıları var. Her ilçede alım yeri yok. Randevulu alım yapılınca, üretici ürünü teslim etmede zorlanıyor. Alım yerleri bazen zor ulaşımı olan yerlerde olması üreticiyi zor durumda bırakıyor. Bu durum da fındık üreticisini tüccarın kucağına itmekte olduğunu görmekteyiz.
Yöneticilerinin belki yanlış kararları, belki yanlış tutumları, belki de FİSKOBİRLİK’in elindeki mal varlığının epeyce fazla olması, birilerinin iştahını kabartmış olacak ki, denetleyip, inceleme yapılması, yanlış yapanların cezalandırılması yerine, işlevsiz bırakmanın her yolunu deneyip, üreticiyi desteklemek yerine, Fiskobirlik’i pazarın dışında tutmak için çeşitli girişimlerde bulunuldu.
Fiskobirlik, üreticiyi tüccara boğdurmamak için alım yapmak istedi, özel ve devlet bankalarından alacağı kredileri bir şekilde engelleyip, Fiskobirlik piyasadan çekilmeye zorlandı. Başarılı da oldular.
Bu girişim sonucu bir süre sonra üretici de İtalyan devi FERRERO firmasının belirlediği fiyattan satılmasına,
Günümüzde bile fındık rekoltesini yüksek gösterip, bu yıl üç kuruluş rekolte tahmini yapmış, aralarında yüz biner ton farklılık ortaya çıkmıştır. Bu da fındık alım fiyatlarının düşük tutulmasına sebep olmaktadır. Parayı üretici değil de, aracılar kazanmaktadır. Üreticinin eline daha az para geçmesine sebebiyet vermektedir.
Fındık üreticileri, “Fındık fiyatını her yıl 4 DOLAR KARŞILIĞI sabitleyeceğim” diyen siyasinin söylemlerine yeterince inandırıcı bulmadığı için, var olan sistemin devamında karar kılmıştır. Zararını da kendisi çekmektedir.
Fındık üreticileri, haklarını korumak için kurulan çiftçi örgütünün yanında olursa, fındık üreticileri “ÜRETEN BİZİZ, YÖNETEN DE BİZ OLACAĞIZ” diyerek hareket ederse daha kazançlı çıkacaktır.
Kısaca üreticiler kendi örgütlerine sahip çıkmadıkça, bu sömürü düzeni devam edecektir.
Oh olsun ! Trabzon başta olmak üzere verdikleri oy belli . Oh olsun !