Karar Ver Artık…

Okuma Süresi: 4 dk.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı “topal ördek” benzetmesini hayata geçirmek için atılacak adımı Kızılcahamam’da partisinin iki günlük kampında açıkladı.

Erdoğan, TBMM’den geçirilecek bir yasa değişikliği ile belediye encümeni seçim sisteminin değiştirileceğinin işaretini verdi. Erdoğan, “Encümende atanmışlar mı hakim olacak, seçilmişler mi? Tabii ki de seçilmişler. Geçmişte öyle diye buna böyle mi devam edecek? Yanlışın neresinden dönerse kardır diyerek bu yanlışı düzeltmek lazım” dedi.

Ben; seçilmişler mi, atanmışlar mı sorusunu 17 yıldır dinlemekten ve sonuçlarını izlemekten sıkıldım, yoruldum. Önemli olan atanmak veya seçilmek değil ki. Önemli olan milletin parasını devlet ve millet için kullanan liyakatli personelin makamlara oturması.

Makamın hakkı olan liyakati taşımıyorsa seçilmiş veya atanmış olmanın ne önemi var ki…

Seçilmiş adamı makama oturtuyorsun, sonra bir bakıyorsun terör sevici çıkıyor, yerine atama yapıyorsun, adam makam odasını milletin parasıyla saraya çeviriyor. Liyakati olmayanı atasan da, seçsen de olmuyor, olamaz zaten.

-Reklam-

Sorun seçmek veya atamak değil, sorun liyakat sahibi insanlar yetiştirememek ya da liyakat sahibi insanları sırf işine gelmiyor diye topluma hizmet edecek makamlara atamamak ya da seçilebileceği ortamlara sokmamak. Sonrada öyle olmaz böyle olmaz gibi çocukça davranışlar, kandırmacalar, çıkar çatışmalarına devlet makamlarını heba etmek…

Seçilmiş diyorsun sonra seçildiler ama metal yorgunluğu diye bir bahaneyle seçilmiş Başbakanı, Belediye Başkanlarını istifaya zorluyorsun, yerine sevdiklerini atıyorsun.

İşine gelmeyen durumla karşılaşınca atanmış, atanan işine gelmeyince seçilmiş diye devlet yönetimi olmamalı, olamaz.

 Osmanlının torunu olmakla gurur duyacaksın, ecdadımıza sahip çıkalım diyeceksin, 1000 yıllık devlet geleneğini işine geldiği değiştireceksin sonra ekonomi niye bu halde, neden Büyükşehirlerde seçimleri kaybediyoruz diye suçlu arayacaksın.

Atanmış, seçilmiş sorunuyla ilgilendiğiniz kadar liyakatin anlam ve önemine kafa yorulsaydı, liyakatli insan iş başında olsaydı, makamlarda otursaydı, liyakatli insan nasıl yetiştirilir soruna cevap aransaydı bugün bunları yazıyor olmayacaktık. Dünyanın ileri ülkeleri gibi Mars’tan, uzaydan, teknolojiden konuşuyor ve gereğini yapıyor olacaktık.

-Reklam-

Zengin ülkelerin para babalarına kölelik yapan insan toplukları yerine, dünya ülkelerinde fabrikalar açabilen varlıklı insanların olduğu ülke insanı olacaktık. Şimdi yabancı yatırımcı gelsin, fabrika açsın da bize de iş kapısı olsun diye dua eden insana topluluğu haline geldik.

Düşünebiliyor musunuz, Avrupalı,  Amerikalı, Asyalı, Ortadoğulu zengin gelsin, fabrika kursun, ben de orada işçi olarak çalışayım, ekmek paramı kazanayım diye debelenirken, adamları kat be kat zengin edeceğimizin farkında değiliz. Peki; onların zengin olmasının benim ülkeme ne faydası olacak, oldu. İki gün sonra kapatır giderse ne yapacak, ne diyeceksin. Her seferinde başa geri saracak, iş arayan milyonlar topluluğu, küçük paralarla mutlu olmaya çalışan, sürekli şükür eden ama bir türlü zengin olamayan, karın tokluğuna çalışan insanlar topluluğu…

Öğretmen olmak için formasyonu şart koyacaksın, sonra camii imamının okullarda öğretmen olmasının önünü açacaksın. Sonra liyakatli insan yetiştirmek üzere kurulan Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullardan ileride devlet makamlarına oturacak, devletin yönetimde pay sahibi olacak insanların yetişmesini bekleyeceksin, baktın olmuyor özel okulları teşvik edeceksin, eğitim eşitliğini de milletin elinden alacaksın.

Atanmış olsa, seçilmiş olsa ne olur ki liyakatli, ahlaklı bir nesil yetiştiremedikten sonra.

Her konuşmasında dinden imandan bahseden yöneticiler; gerçekten samimi olsaydınız aşağıdaki ayeti de çok iyi bilir ve uygulardınız.

-Reklam-

“Allah size, emanet ve yetkileri o konuda güvenilir ve yetenekli olan ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman, kim olursa olsun adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bakın, Allah size ne güzel öğüt veriyor! Hiç kuşkusuz Allah her şeyi işitendir, bilendir.” Nisa:4/58 

Bilginiz konusunda bir şey söyleyemem ama uygulamalarınız konusunda bu ayetten haberiniz olmadığı kanaatindeyim. Ya da en büyük günahı işleyerek dini millet yerine şahsi menfaatleriniz için kullanıyorsunuz. Milleti kandırabilir, aldattığınızı sanabilirsiniz peki her şeyi işiten, bilen Allah’a nasıl hesap vereceksiniz…  Hiç düşünmez misiniz…

Hazreti Ebu Bekir hilafeti döneminde Şam bölgesine emîr/komutan olarak Ebu Süfyan’ın oğlu Zeyd’i görevlendirmiş ve daha göreve başlamadan ona birtakım uyarı ve tavsiyelerde bulunmuş, daha doğrusu uyması gereken şu talimatı vermiştir.

 “Senin adına en çok korktuğum şey, iltimasta bulunarak önemli görevlere akrabalarını getirmendir. Bu konuda Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Kim Müslümanlara ait önemli bir görevin başına geçip de bir işe ehil olmayan birisini iltimasta bulunarak tayin ederse Allah’ın lanetine uğrar, Allah onun farz ibadetlerini de, nafile ibadetlerini de kabul etmez ve onu cehenneme girdirir.”(Ahmed, Müsned, I, 6)

-Reklam-

Medeni dünya liyakat, Müslüman alemi işin ehli diye asırlardır yazıp-çizerken, Yaradan ayetler gönderirken yaptıklarınızla vicdanınıza hesap verebiliyor musunuz…

Haksızlık yapanlar kadar, haksızlığı yapanları seçenler de aynı vebal altında olacaklardır…

Bu ağır vebalden Yaradan tüm inananları korusun.

Eninde sonunda bir gün hesap vereceğiniz bilinci ve inancıyla artık bir karar verin.…

Yanıtla

Your email address will not be published.

Follow Us