İşçi; ailesinin geçimi için; emeğini, alın terini satarak onuruyla kazanan kişidir.
Geçmiş zamanlardan günümüze iktidarlar olabildiğince bol keseden vaatlerde bulunur,
Onların oyunu aldıktan sonra da gayet doğalmış gibi, alın teri ile geçinen insanları unutur.
Bu sıkça karşılaşılan olağan olaylardandır.
Öyle ya bu dünyada
haklı ile haksızın birlikte yan yana yaşamak zorunda olmaları, dünyada sömürü sistemini getirmiştir.
Sömürü düzeninin ortadan kalktığı eşitlikçi ve özgürlükçü bir toplum gelişmesiyle,
İşçiler, emekçiler rahat yüzü görebilir.
Bunun için işçi;
Alın terinin hakkını alarak, bulunduğu ortamda insanca yaşamak, geçinmek ister.
Bunun sağlanabilmesi için de emek güçleri örgütlü olarak hareket etmeli.
Dayanışma içinde olmalı.
Başarısızlıklardan yeterli dersler alındığı zaman başarı kendiliğinden gelir.
Başarabilmek için uzun soluklu düşünüp, hareket edilmeli.
Ezilenler, hakkını arayanlar defalarca yenilebilir.
Saf ve temiz insanlar temiz duygularla ortaya atılıp, bir iki başarısızlıkla hemen yılgınlığa kapılabilir.
Yılgınlık yok olmalı.
Çağın gereklerine göre yeni bir anlayış,
Yeni bir çalışma tarzı,
Yeni kişilikler ile birlikte samimi, dürüst,
Özverili ve üretken bir yaşam birlikteliği bizi başarıya götürür.
Başarıya ulaşana kadar pes etmek olmaz.
İnsanın insan üzerinde kurduğu sömürü ve istismar biçimleri ortadan kaldırılması ile,
Eşitlikçi ve özgürlükçü bir düzene geçildiği zaman emekçiler haklarını sağlıklı bir şekilde alabilirler.
Bunun için de tek bir kişiye ihtiyaçları yoktur.
İhtiyaç duyulan şey topluma liderlik yapabileceklerin birlikte hareket edebilmesidir.
Emeğin,
İnsanlığın,
Özgürlüğün vatan topraklarında hakkını alabilmesi için üretenin de yönetimde yer alabilmesi ile mümkündür.
Dişi ile, tırnağı ile sağlığının yok olması pahasına çalışan işçiler,
Emekçiler olarak demokratik bir ülke istiyorsak,
Eşit işe eşit ücret istiyorsak,
Her cephede en önde olan işçiler, emekçiler geçim savaşında neden en sonda,
En altta,
En geride yer almaktadır?
“Güçlünün haklı olduğu yerde adalet olmaz.
Güce tapan insanların olduğu yerde de huzur kalmaz” (platon)
Emeklerimizin hakkını almak için birlikte ve örgütlü olarak hareket etmeliyiz.
Bu nedenle;
Sendikadaki yönetimlerde görevler, arkadaşlarının haklarını kişisel ikbal peşinde koşmayanlara,
Koşmayacak olanlara yer verilmeli.
Onlar yönetimlerde yer alabilmeli.
Bu olmadığı sürece geçim derdi, eşit işe eşit ücret hayallerde kalır.
Çalışanların açlığa, sefalete mahkümiyetleri devam eder.
Yıllarca dinlediğimiz ah vah inlemelerini bizler de dinlemeye devam ederiz.
“Vermeyin insana izin kanması ve susması için,
Hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin.
Bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler.”
Halk bilinçlendiği ölçüde yepyeni bir güneş doğar yurdumun ufuklarından,
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir.”
Tek başına kurtulabilmek…
Hepimiz biliyoruz ki “Kurtuluş yok tek başına.”
Başarı birlikte hareketle mümkündür.