Düşene Vurma Yarışı

Okuma Süresi: 3 dk.

Tarihimizdeki önemli bir seçimi daha geride bıraktık.

Yanlışları ve doğrularıyla memleketi iki cepheye hapsetmek isteyen iktidar, hakkın gereklerini de göz önünde tutmadan elindeki tüm güçlerini orantısız bir şekilde kullanarak, muhalefeti tekrar muhalefete mahkum etti.

Kıyamet de ondan sonra kopmaya başladı.

“Düşene vurun” kampanyası başladı. Partiye emek vermiş, oy vermiş, gece gündüz destek vermiş, düşünceleri, beklentileri hesaba katılmamışların yakınmaları, eleştirileri mutlaka olacaktır. Olmalıdır da…Bu konuda onların sitemlerine, eleştirilerine yönetimlerce kulak verilmeli.

Ama…

-Reklam-

Bir de “düşene vurmak” için sabırsızlıkla bekleyenler hangi merkezden nasıl bir emir aldılarsa… sadece muhalefete muhalefet olma yarışı başlatıldı.

Türkiye’nin başka bir sorunu yokmuş gibi, ağız birliği etmişçesine hepsi birden saldırılarına devam etmektedirler.

Kim, hangi kaynaktan, ne kadar, ne ile, nasıl besliyorsa…

Aklımdan geçmiyor değil…

O kaynak “doluysa” neden bize akmıyor?

-Reklam-

Bize akacak musluk neden hep arızalı?

O musluğu değiştirecek işin uzmanı birini neden bulamadılar da bize hiç damlamıyor?

Biz her zaman helalinden, alın teri dökerek, hak ederek kazanmak, almak ve yemek istediğimiz için böyle beleşten, halkın kesesinden veya kaynağı belli olmayan yerden damlayan muslukların bir damlası bile bizi hasta eder.

Babamız hakkını, anamız sütünü helal etmez.

İçimizde haram yiyenler yok mu?

-Reklam-

Tabi ki de vardır. Pirinçte taş bulunur gibi…

Düşene saldıranlar yedikleri yemin bedelini de çobanın köpekleri gibi havlayarak ödemek zorundalar. Onun için düşene olanca güçleriyle saldırıyorlar.

Önüne konulanları hak ettiklerini göstermek için fırsat değerlendiriyorlar.

Bu fırsat düşkünleri acaba hepten haksız mı?

Hep mi yanlış yapıyorlar diye de kendimize sormamız gerekiyor.

-Reklam-

Eğer içimizde kararlı, tutarlı, hak, hukuk, adalet ölçülerinden şaşmadan işlerimizi yapabilseydik…
Onların üzerimize saldırmasına fırsat yaratmamış olacaktık.

İçimizde ağız birliği edemedik.

Her kafadan farklı sesler çıktı.

Partide çok seslilik halkta karamsarlık yarattı.

Programımızı halka anlatamadık.

-Reklam-

Halkın öncelikli isteklerini, kuşkularını göz önünde bulunduramadık.

Halkın öncelikli isteklerine etkili vurgu yapamadık.

İktidarın asılsız saldırılarına, yalan, yanlış saldırılarına etkili karşılık veremedik.

Örgütler genelde yorgun yöneticilerden oluştuğu için hareketleri sınırlı kaldı.

Sahaya çıkmakta zorlanan, isteksiz davranan yöneticiler oldu.

-Reklam-

Yönetimlerin kendi içinde gizli güç savaşları yaşandı.

Tabandan kopuk adaylar listelerde yer alınca, çalışma istekleri kırılan çok yöneticiler oldu.

Birlikte hareketler en az düzeyde oldu.

Bütün bunları irdelediğimizde koltukta oturanlar, koltuktan aldıkları gücü kendi yandaşlarına karşı acımasızca kullandıklarına da şahit olduk.

Koltukta oturdukları sürece etkinin ve de yetkinin kendilerinde olduğunu düşünerek ; çevresindekilere, halka ve partili yoldaşlarına bile tepeden baktıklarına da şahit olduk.

-Reklam-

Partinin bir eksiği de yönetim kademelerinde görev alanların eğitimlerinin yapılmaması, koltuklarda yer bulanların kişisel tutumları ile partiye yön vermeye çalışmaları, bazılarının özverili çalışmaları diğerlerinin despotça tavırlarını, alçak dağları yaratmış havasıyla tavırlarını kapatmaya yetmemekte olduğunu görüyoruz.

Görevde olan kişiler; gerekli olduğu zamanlarda üyelerine görev verirken, kendilerine muhalif olup, olmadıklarını göz önünde bulundurduklarına ve görev verilmeyip, işin aksamasına sebep olduklarına da şahit oluyoruz.

Partinin bunca eleştirilere kulak tıkaması uzadıkça, partiye gönülden bağlı olanları da yılgınlığa düşürmekte, yeni üye kazanımlarına da darbe indirmektedir.

Konuşurken herkes partinin ak saçlı görünümünden rahatsızlığını dile getirmekte, bunun giderilmesine zerre kadar katkı sunmak akıllarından bile geçmemektedir. Kendi eşini, çocuğunu, Akrabasını da uzakta tutabilmek için çırpınanları da görebiliyoruz. Partinin tabanından başlayarak, tavanındaki yöneticilere kadar belli ölçüler konularak, seçilmelerinin kurallarını herkesin anlayabileceği bir şekilde netleştirmek ve kuralların da sıkıca uygulanmasını sağlamanın gerekli olduğunu düşünüyorum.

Bir kişinin 20 yıl, otuz yıl gibi sürelerde mahalle delegesi, ilçe delegesi veya il delegesi olması partinin gelişmesinin önünde önemli engellerden biridir.

-Reklam-

Demokrasiyi memlekette uygulamaya sokan, iktidarı kaybetmek uğruna bile olsa ilkelerinden taviz vermeden uygulayan bir parti olarak kendi içerisinde de demokrasiyi uygulamalı, yaşatmalı.

Partiden üyelere dayatma yapmadan, üyeleri de karara ortak ederek, partinin özüne dönüp, ilkeleri doğrultusunda hareket edilmeli.

Bunu bekliyoruz.

Gelecek hak, hukuk, adaleti savunanların olacaktır.

Yanıtla

Your email address will not be published.

Follow Us