Bir Türlü Hizaya Getiremediklerimiz

Okuma Süresi: 3 dk.

Ah başımızın belası olarak gördüğümüz, bir türlü yola getiremediğimiz, ezdiğimiz, süründürdüğümüz, okullarını, yetiştirilmelerini engellediğimiz, okullarını kapatıp da domatesten bile erken yetiştirdiğimiz öğretmenlerimiz…

Bir türlü ne onlardan vazgeçebiliyoruz ne de onlarla uyum içinde olabiliyoruz. Nedir sizden çektiğimiz? Bunca çektiklerimiz yetmedi mi?

Sürdük olmadı, görevden uzaklaştırdık olmadı, eğitimsiz bıraktık olmadı.

Aynı yerden yirmi, otuz kere sürdük, süründürdük olmadı. Maaşını kuşa çevirdik, derse girenleri gruplara ayırdık, kimisini ders ücreti karşılığı görevlendirdik kimilerine kadro verdik kimilerini geçici kadro ile çalıştırdık. Ne yaptıysak bir türlü istediğimiz sonucu alamadık. Ne karmaşık bir durumdayız anlatamam.

“Yıllık plan” dedik yaptılar, “Ünite planı” dedik yaptılar, “Günlük plan” dedik yaptılar. Biliyoruz içten içe çok homurdansalar da kuzu kuzu planlarını yaptılar.

-Reklam-

Bir gün bir bakanımız “Sevgili öğrenciler, öğretmenlerinizin verdiği ödevleri yapmayın” diyerek öğrencileri öğretmene karşı ayaklandırsa da başarılı olamadı. Öğrenciler verilen ödevleri yerine getirdi. Öğretmenlerinin sözü bakanımızın sözünden üstü oldu.

Kör topal işleyen eğitim sistemini bozabilmek için kredili sistem getirildi, öğrencilerin bazı derslerinin boş geçmesini sağlanıldı, onların okuldan bir şekilde ayrılıp diğer ders saatine kadar zamanlarını kahvelerde, kafelerde zaman geçirmelerine sebep olunuldu.

Başarılı olan nice öğrencilerin kahve köşelerinde zaman geçirip, öğrencilerin başarısızlığın pençesinde kıvranmalarına sebep olan iktidarlar olmuştur.

Dünyadaki eğitimin sorunları ve çözüm yollarını araştıran milli eğitim camiası aldığı bilgileri inceleyip, raporlayıp, bakanlığın tozlu raflarında saklaması nasıl açıklar bilemem.

O bilgileri derleyenlerden, bakanlığa gönderenlerden birileri de ben ve arkadaşlarımdır. Okullarda öğretmenlerin stajyerlik durumları, stajyerliklerinin kaldırılması, okullara yönetici atanması, yöneticilerin görevden alınması ile ilgili kuralların netleştirilmesi, hangi konularda nelerin isteneceği, neye göre puanlama yapılması gerektiği açık ve net kurallara bağlansa, öğretmenlerin bu konudaki maddeleri bilerek başvurularını ona göre yapsalar daha adaletli, daha şeffaf olunsa, bir yerlere gelebilmek için siyasetçilerin kuyruğuna takılmasalar, siyasetçiler de onları parmağında oynatmasa… Daha doğru olmaz mı?

-Reklam-

Avrupalı bunu yapabiliyor da bizler neden yapamıyoruz? Ya da yapmıyoruz?

Öğretmenleri siyasilerin kuyruğunda dolaştırmak çok mu arzu ediliyor? Aynı işi yapanlara aynı ücreti verebilmek çok zor mu?

Kimini ders ücreti karşılığı çalıştırmak, kimini geçici çalıştırmak, kimini kadrolu çalıştırmak…

Bunu bulup uygulamaya koymak hangi sivri zekalının ürünü ise bütün dualarımız bu sivri zekalıya ve onun icadını uygulayanlara gitsin.

Hani bir malüm zevat vardı “Şu okullar olmasaydı eğitimi çok güzel yürütürdüm” demişti.

-Reklam-

Şimdiki zevatlar da okulları da, öğretmenleri de, öğrencileri de görmeden, dinlemeden, anlamadan milli eğitimi ne güzel yürütüyorlar değil mi?

Geldiğimiz nokta dünya eğitim sıralamasında uzun kağıt kullanıldığı için listede yerimizi sonlarda alabildik. Dünyada üniversiteleri arasında ilk yüze giren üniversitemiz yok. Bunu başarmak kolay değil. Zoru başardılar.

Bir devleti çökertmek için önce eğitimden başlamalı. İşte daha kurtuluş savaşında iken eğitime önem veren, eğitim şurasını toplayan çağın lideri ile, günümüzdeki dünya lideri olarak lanse edilen arasındaki farklardan bir tanesi de eğitime verilen önem değil mi?

Gelecek nesilleri yetiştiren öğretmenin aldığı maaş bakanlığa yük olarak düşünülmemeli. Öğretmene de hak ettiği maaş verilmeli.

Eli öpülesi öğretmenlerimiz, senede bir gün de olsa gününüz kutlu olsun.

-Reklam-

Yanıtla

Your email address will not be published.

Follow Us