Atatürk ile karşılaşsan ne sormak istersin diye röportaj yaparlar ya ben karşılaştım bugün sizlere onu yazacağım. Askerlik görevimi yaptığım dönemde Atatürk’ün karşıma çıktığı o anı anlatmak istiyorum. Tabi öncesinde size bazı askeri tabirleri anlatmam gerek. Askerliğimi yedek subay olarak yaptım. Önce Tuzla Piyade Okul Komutanlığında eğitimimi alarak Piyade Asteğmen rütbesi ile Hatay’a tayin oldum. Hudut Tabur Komutanlığı emrinde olan sınır karakollarında sırası ile Hassa ilçesinde bulunan Yağmur ve Erol Çavuş karakollarında karakol komutanı olarak görev yapıp, Piyade Teğmen rütbesi ile terhis oldum.
Askerlikte birçok nöbet tutulur ama nöbetlerin en şereflisi olarak adlandırılan “sancak nöbeti” zor ve önemli bir nöbettir. Sancak nöbeti sancağın bulunduğu yerde tutulur. Piyade Okulunda nöbet tuttuğumuz yer 5 metre boyuna 3 metre enine bir salon, bu salondan Alay Komutanının odasına geçiş var sadece, bu salonda tam karşımda şanlı Türk Bayrağı, Alay Sancağı ve ortalarında Başkomutan Atatürk’ün büyük bir resmi var.
“Sancak nöbeti” sırasında tören rahat pozisyonunda durulur. Tören rahat pozisyonu şu şekilde bacaklar ters “v” pozisyonunda sol el belde sağ elde bulunan tüfek öne doğru yaklaşık 30 derece pozisyonda duruluyor, genellikle nöbet süresi 2 saattir.
Nöbet esnasında alt rütbelerden biri geldiği takdirde (Asteğmen için, astsubay, er, erbaş, uzman erbaş) tören rahat pozisyonunda durulmaya devam edilir. Üst rütbelerde bir komutan geldiğinde ise esas duruş (tüfek sağ elde bacağa yapışık dört parmak önde görülecek şekilde başparmak sarılır sol el parmak uçları yeri gösterecek şekilde vücuda yapışık) pozisyonuna geçilir, komutan geçtikten sonra tören rahat pozisyonuna geçilir. Laf aramızda sancak nöbetinde en çok istenen şeydir ki bir komutan gelsin hareket edeyim yoksa 2 saat boyunca sabit kalmak gayet zordur. Bir de Alay sancağı ise Alay Komutanından başka hiçbir komutanın sorularına cevap verilemez. Kuralları katı ve nettir. Nöbetlerin en kutsalıdır.
Ben bu kutsal nöbeti 3 aylık eğitim dönemimde toplamda 8 kere tuttum. Başkomutan Atatürk ile karşılaşmam yine bu nöbette oldu. Nöbet zorlu olduğu için 2 saat boyunca sabit kalmak ayakları kolları uyuşturmaya başlıyor ve vakit geçirmek için benim en çok yaptığım şey yerde bulunan karoları saymak olurdu. Hareketsiz halde bunu yapmaya başlayınca sürekli karışır ve baştan başlarsın saymaya bazen bir merdiven gibi hareket etmeye başlar bu karolar. Zordur vesselam bu nöbet.
Bu nöbet zaten zor birde üstüne uykunun en tatlı zamanı olunca ve üzerine gece kontrol nöbetçi subayı dışında (2 saat boyunca bir veya iki kez gelir) kimse gelmediğini ekleyince zorluk tavan yapıyor. Sekiz kere tutmak nasip oldu dedim ya bunlardan bir tanesi gece idi (3-5 mi 2-4 mü tam hatırlamıyorum), yine zamanı geçirmek için karoları sayıyorum, kafamdan toplamalar, çıkarmalar yapıyorum gelecek planları yapıyorum, duvarları, bayrağı sancağı veya karşımdaki Atatürk fotoğrafını inceliyorum. O an muhtemelen birkaç saniyelikte olsa ayakta uyuduğumu düşünüyorum ama emin değilim ama o an karşımdaki Atatürk’ün bana doğru adım attığını gördüm, hemen esas duruşa geçtim ki ne esas duruş (hala hatırladıkça ellerim ayaklarım titriyor). Sonra Atatürk yine resim oluyor. Bu yaşadıklarımın tamamı 3-5 saniye belki hayal, belki gerçek ama bu olayı hatırladıkça yaşadığım gurur ve korku ölene kadar benimle beraber olacak. Bu gurur herkese nasip olmaz diye düşünüyorum.
Ruhun şad olsun Yüce Atatürk.