Tariflenemez olduğundan belki, adalet neme bir şeydir kimse bilmez. Çünkü adalet öyle bir şeydir ki adalet nedir diye sorulamaz, adalet nerede bulunur diye sorulur bir ihtimal. İnsanlar arasındaki ilişki ağına ait bir şeydir adalet, o yüzden. O zaman doğru soru şudur;” adalette söz konusu olan şey nedir ?”. Belki herkes kendine sormalı bu ülkede; “ bana adil davranılıyor mu?” diye. Eğer kendimiz için ön gördüğümüz değer, toplumda başkaları tarafından da aynı değerde görülüyorsa, kendimize adil davranıldığını hissederiz.
Maalesef bugün ülkemizde, kendimize biçtiğimiz değer iktidar eden güç tarafından kabul edilmiyor. Mesela birden, ansızın, hatta bir gece bir kararname ile işsiz kalabilirsiniz ve suçunuzu bilemezsiniz. Yargılanamazsınız, çünkü size yönlendirilmiş bir suç yoktur. Ama işsiz güçsüz kalmışsınızdır ansızın. Çocuklarınız ve eşiniz, tüm ailenizin üstüne kasvet çökebilir bir kişinin isteği ile. Sonra Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda olduğu gibi bir gün özür dilerler, ama ne fayda. Geçen o kabus günler, terörle mücadele ederken bir anda terörist başı diye yaftalanmışlığınızın burukluğu yüreğinize öyle oturur. Çünkü adalet yok bu ülkede. Adaletin yerini “ pardon” kelimesi almıştır.
Gülünç olan şudur ki; terörle mücadele ederken terörist, teröristken gizli tanık, iltica mücadelesi verirken bir cemaat üyesi, cemaat üyesinin bir anda dün kahraman veya adalet dağıtan biri olurken, bir bakmışsınız o kişi kendisinin kullandığı hukuk terazisine güvenemeyip tabanlarını yağladığını görüyorsunuz. Bu mudur adalet diyesiniz gelir hep…. Hele ki bize bu hukuksuzlukları yaşatanların bir vakitler adil düzen çığırtkanlığı yapmışlıkları riyakarlıklarının tam bir dışavurumu.
Hangi konu olursa olsun bir şeyin adil olup olmamasının tek bir kriteri vardır bana kalırsa. Bir olayda etkilenen tarafların, yerlerini değiştirdiklerinde de alınan karar içlerine siniyorsa adalet budur. En basit örneği ticari sözleşmelerde verilebilir; eğer yapılan bir sözleşmede taraflar yer değiştirdiklerinde sözleşme kabul edilebiliyorsa o sözleşmeye adil denilebilir.
Bir ölçüde adalet ahlakın en temel ilkesine dayanır; kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma. İşte bu sebeple eğer bir ülkede adalet yoksa, orada ne ahlak ne adap ne de edep vardır. Bu iktidar döneminde din istismarı altında bir çok edepsizlik ve hayasızlık hepimizin malumu.
Söz konusu kriter yaşamın tüm pencerelerine uygundur. Mesela sosyal açıdan. Temel insan haklarını sağlamak için, o hakları kaybetmişlerle yer değiştirme gerektirir. Bu yer değiştirme kavramsal olarak empati diye ifade edilir. Çoğunlukla empati acıma duyusu ile karıştırılır. Temel insan haklarından mahrum olmuş bir kimsenin hissettiği acıma değildir oysa, çaresizliktir onun hissettiği. Empati yapmanın şartı aynı çaresizliği hissedebilecek kadar insan olabilmeye bağlıdır. Öyleyse adalet empati yapmak demektir.
Yaşamda adalet iki kavramla birlikte değerlendirilmelidir; ahlak ve empati…
Sözün özü, ahlak ve empati insan olmanın temel şartları. Hal böyle olunca önerme adalet insan olmanın temel şartı olarak kurulabiliyor.
Tıpkı Özdemir Asaf’ın dediği gibi…
İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun
Adaletsiz hiç bir şey olmasın…