By using this site, you agree to the Privacy Policy and Terms of Use.
Accept
Samsun UmutSamsun UmutSamsun Umut
  • Köşe Yazısı
  • Özel Röportaj
  • Kitap Tanıtım
Reading: Tavır Düzeltmeliyiz
Share
Font ResizerAa
Font ResizerAa
Samsun UmutSamsun Umut
Search
  • Köşe Yazısı
  • Özel Röportaj
  • Kitap Tanıtım
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • Gizlilik Sözleşmesi
  • Kullanıcı Sözleşmesi
  • İletişim
Her Hakkı Saklıdır © 2024 Samsun Umut
Köşe Yazısı

Tavır Düzeltmeliyiz

Feyzi Coşkun
Feyzi Coşkun 07/04/2021
Share
3 Min Read
SHARE

Ülkemizde Cumhuriyete, başta  Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kurucu önderlerine karşı ağır karalamalar artarak sürüyor.

Laik, demokratik, sosyal hukuk devleti niteliklerini, ulusal, kamusal ve bilimsel eğitimi, kamusal ve koruyucu sağlığı, kadın-erkek eşitliğini, özgürlük ve demokrasi kurum ve kurallarını tümüyle ortadan kaldırma girişimleri ardı ardına sıralanıyor.

Ulusumuzu bölme, kutuplaştırma ve başarılabilirse bir iç çatışmaya/savaşa sürükleme denemeleri yapılıyor.

Bütün bunlar yapılırken, ağır hakaretler, küfürler, aşağılamalar, her türlü aşağılıklar da sergileniyor.

Bu iklim, kimi Cumhuriyet değerlerine bağlı, yurttaşlık bilinci taşıyan insanlarımızı “Biz ne yanlışlık yaptık da bunlar yaşanıyor?” gibi özsorgulamalara, özeleştirilere yöneltiyor.

Daha Fazla

Başıboş Köpekler

Baba Denince…

Allah’ın Sopası

Modernizm ve Postmodernizm Arasında ki Temel Farklar

Özellikle, eğitimci, öğretmen kesiminde, “Bunları biz mi yetiştirdik?  Ya da bunları kim yetiştirdi?” türünden sorular, sürekli yineleniyor…

Sanki bir suçluluk duygusunun kıskacında çırpınıyor pek çok yurtsever yurttaş…

Bu bir yanılgıdır ve bir an önce kendimizi kurtarmalıyız…

Çünkü, bu duygu, yaşananların baş sorumlusu, işbirlikçi-gerici-dinci-faşist sermaye sınıfının ve arkalarını dayadıkları küresel emperyalizmin suçuna ortakmışız algısını beslemektedir.

Dahası bu alçaklık düzeninin temel nedenlerinin ve asıl sorumlularının gözden kaçmasına yol açmaktadır.

Şunları gözönüne almalıyız:

2. Dünya Savaşı ertesinden başlayarak, yurdumuza emperyalizmi çağıran siyasal iktidarlar ve onların destekçisi  işbirlikçi sermaye sınıfı başsorumludur. Ağası, tüccarı, montajcı sanayicisi ve dinci-tarikatçısıyla, ulusumuzun ve emekçi, ulusal üretici, sivil ve asker aydınlarımızın, gençlerimizin tepesine binmiş, her türlü acımasızlığı yaşatmışlardır.

Yaşatmaktadırlar.

Bunun için birkaç darbe, çok sayıda kişisel ve kitlesel kırım yapmaktan kaçınmamışlardır.

Yurdumuzu emperyalist üsleriyle doldurmuşlar, topraklarımızı, binbir güçlükle yarattığımız kamu iktisadi teşekküllerini, kamusal eğitim ve sağlık alanlarımızı yerli-yabancı sermayeye, tarikat ve cemaatlere peşkeş çekmişlerdir.

Neredeyse tüm iletişim kurum ve kuruluşlarımız da aynı duruma sürüklenmiş, tarihimizin en ağır iletişim kuşatması gerçekleştirilmiş, ulus ve ülke sorunlarına ilişkin gerçek durum ve bilgilerin halkımıza ulaşması önlenmiştir.

Öte yandan, yüzlerce yıldır, sözde din adına sürdürülen, safsatalar, hurafeler ve yalan dolanla yaratılmış ağır bir kosullandırılmışlık küçümsenmemelidir.

Cumhuriyetin okul ve öğretmenleri, çağdaş eğitim, bilim, sanat ve kültür değerlerini, günün ortalama 4-5 saatlik sürede kazandırmak için yetersiz olanaklarla çırpınırken, günün geri kalan 19-20 saatlik bölümünde, çocuk ve gençlerimiz, mahalle, cami-cemaat-tarikat, işbirlikçi dernek, siyasal partilerin etki alanında yaşamakta, üstelik bunların denetim ve güdümündeki iletişim araçlarınca da beyinleri yıkanmaktadır…

Bu koşullarda, henüz tam olarak çağdaş cumhuriyet ve demokrasi kurumlarına evrilememiş okullarda verilen, henüz pekişip alışkanlığa dönüşmemiş nitelikler hızla silinmektedir.

Bu durumda, çağdaş meslek, sınıf ve siyasal örgütlerimizin oluşturulamamış olması, güçlükle oluşturulabilenlerin de korunamaması, geliştirilememesi, ayrıca ve temel bir sorunumuzdur.

Öyleyse, yakınma ya da suçluluk duygularıyla bunalmak yerine, bu sorunlarımızı ve çözümlerini, açıkça, korkusuzca ve tüm boyutlarıyla görüşüp tartışabileceğimiz, hak ve özgürlüklerimizi güvenceye alan laik, demokratik, sosyal hukuk devleti nitelikleriyle donanmış bir Cumhuriyet için birleşme, dayanışma ve mücadeleye katılıp katkıda bulunmalıyız…

Kendimize haksızlıktan da kaçınarak elbette…

Share This Article
Facebook Email Print
Share
Leave a Comment

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Gözden Kaçmasın

Ne Mutlu Türküm Diyene!

07/04/2021

Rahmi Turan’ı Oyuna Getiren Kim?

04/09/2020

Finduk Dalda Kal(ma)sın

10/28/2021

Baklava Alayları ve Yalancı Baklava

08/10/2024
Her Hakkı Saklıdır © 2024 Samsun Umut
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • Gizlilik Sözleşmesi
  • Kullanıcı Sözleşmesi
  • İletişim
adbanner
Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?