Osmanlı devletinde,Vezirler, sadrazamlar, devlet adamları umumiyetle boğdurtulurdu. Osmanlı Hanedanı mukaddes sayıldığından hanedan mensuplarının asla kanı akıtılmaz, mutlaka boğularak idam edilirdi. Yeniçeriler cellat satırıyla, sıradan şahısların başları kılıçla vurulurdu. Kılıcın tercih edilmesinin sebebi, kılıcın idam edilen kimseye daha az eziyet verdiği, ölümü çabuklaştırdığı varsayımıdır.
Günümüz politikacıları,halkın çaresizliğine ve isyanına gem vurmak adına sık sık meydanlarda “İDAM” cezasının tekrar ceza yasalarımızda yer alması goy-goyculuğu yapmaktalar. Eğemen sınıflar, tarihin her döneminde sınıfsal mücadele vermiş tüm kahramanları, halk önderlerini alay-ı vala ile kent meydanlarında asarak idam etmiş ve bunu aleme ibret misali günlerce teşhir etmiştir. Ancak halk kahramanı devrimci önderler “asılarak” öldürülmeyi bir onur madalyası olarak kabul etmişlerdir. şarkılar,türküler,destanlar yazılmıştır idam sehpalarında onuru ile ölümsüzlüğe yükselenler için.
Victor Hugo’nun “BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ” kitabını okuduktan sonra ,yatağımda sırt üstü uzanıp saatlerce Yakın tarihimiz de idam edilmiş ve idamla yargılanmış insanları düşündüm. Kimi uğruna ölümü göze aldığı kavgası için kahramanca çıkmış sehpaya,tekmelemiş ayakları altındaki tabureyi, kimi ise yağlı ilmik daha boynuna dolanmadan pelvik taban kasları felç olmuş ve altına işemiştir, böyleleri için “korkudan altına sıçtı” metaforu kullanılır.
Bir kitap analizi yaparken konu yine aldı başını gitti, dostlarım obsesf kompülsif bozukluğumun pisikolojimde yaptığı bir hasar olarak kabul edin lütfen bu gevezeliğimi. Kendimi affettirmek için size idam ile ilgili çok sevdiğim bir fıkrayı anlatayım, biraz müstehcen olsa bile güncelliğe uygun düşmesi ile “cuk” oturacak bence.
“-Asılacak olan Gakkoş-“
Padişahlık zamanında, bir Elazıg’lı ile bir Erzurum’lu o kadar çok hırsızlık yapmışlar ki, ikisi de tutuklanıp padişahın huzuruna çıkarılmıslar. padişah demiş ki: – size öyle bir ceza verecegim ki, el aleme ibret olsun ve sizde bir daha hırsızlık yapmayasınız. padişah askerlere dönüp, “Elazıg’lının kellesini vurun!
Erzurumluyu da sabaha kadar s2kin.” emrini vermiş. Elazığ’lı Gakkoş, vâkar ile “gık” çıkarmadan idam sephasına yürürken,Erzurum’un çakma Dadaş ,pelvik kasları korkudan felç olduğundan altı sırılsıklam vaziyette cellada kul köle olmuş. askerler ikisini alıp götürürler.
İki mahkum askerlerin arasında giderlerken, Erzurumlu yol boyunca yanındaki askere dönüp devamlı uyarıda bulunup yalvarıp yakarmış: – “Asker abi, gurban olam, garıştirmayasin s2lecek olan benim, asılacak olan o.”diye. İnandıkları dava uğruna idan sehbasında onurları ile ölenlere selam olsun…!
HATİME: Yiğit olan bir kez ölür, korkaklar ömür boyu s2lir…
autocad lt satın al