Kendi akıl yoksunluklarını insanlarda da görmek gibi bir hastalığa tutulmuş olanlar, söyledikleri deli saçması sözleri ile insanları kandırabileceklerini sanmak gibi bir sığlığın içerisinde debelenmekteler… Cumhuriyetin yüzüncü yılını kast ederek, “hedef yüzüncü yıl” diyerek asıl amaçlarını gizlediklerini sanan bu “aymazlar sürüsü”, fark edilmediklerini sandıkları aymazlığına
DahaSen yamağın ile birlikte tüm teammülleri ortadan kaldır, istediğini gibi -meydanı boş sanıp- at oynatmaya kalk, yapılan bu kaypak atağa karşı muhalefet
Şöyle geçmişi bir gözden geçirelim efendiler… Hani Saddam’ın tepesine çökerlerken, nükleer yalanına baş-vur-muşlardı da, sonrasında “yanılmışız, öyle bir şey yokmuş” dememiş miydiler?..
Bir saray merakıdır almış başını gidiyor… Ülkece ne kadar saray varsa hepsini elden geçirtip kafasına uygun değişikliklerle restorasyonunu sağlatıyor, sonrasında içine bir
Yeni yılda ekonomik açıdan iyi gidişat beklentisine giren aymazlar, kalabalığı, insanımıza havadan palavralar atarak, işlerin yoluna gireceğini sanıyor olmalılar… Ama kazın ayağı
Annan Planına “evet” derken, sözde Avrupa Birliğine gireceklerdi bizim çok bilmiş kuru kalabalık (!) aslında bir bardak suda koparılan fırtına vatandaşı kandırmaktan öteye
Başında bizim eskilerin “püsküllü bela” dedikleri kırmızı püsküllü serpüşü, bir tarihçi afrasıyla ekrana kurulmuş, sözde Atatürk’e çamur atacak ya, öyle buyurmuş tasmasını
1961 yılına kadar duyarlı, büyük diplomat Necdet Kent fark etmeden önce kimsenin farkına varmadığı, 10 bin kilometre uzaktaki, Myanmar o güne kadar