Yeni yılda ekonomik açıdan iyi gidişat beklentisine giren aymazlar, kalabalığı, insanımıza havadan palavralar atarak, işlerin yoluna gireceğini sanıyor olmalılar… Ama kazın ayağı hiç de öyle değil, görünen köy kılavuz istemez örneğinde olduğu gibi, binmişler bir alamete, gidiyorlar kıyamete…
Neredeyse kavgalı olmadıkları bir tek devlet kalmamış, müttefik dedikleri ise ikili oynuyor, ileriye dönük hesaplar peşinde koşuyor… Öyle bir zamana geldik ki, egemen geçinen emperyalist ülke, müttefik dediği ülkemize, her türlü kumpasın içerisine girmiş, tıpkı “tavşana kaç, tazıya tut” tarzında yaklaşımları ile bizleri sürüklediği Orta-doğu bataklığında bizi yalnız bırakmakla kalmamış, bize öteden beri diş bileyen terör odaklarıyla işbirliği içerisine girmiş, onları silahlandırarak, kurmaya çalıştıkları ordu ile bizi tamamen köşeye sıkıştırmanın hesaplarını güderken, bizim aymazlar hala daha yaşanan bu gelişmelerden en ufak bir ders almadan burunlarının doğrusuna gitmekte, hala daha diplomatik fiyaskolarını göremeyecek kadar, kibir içerisinde debelenmekteler…
Dışarıdan gelen sıcak parya umut bağlamaları bir yana, bu gün geldikleri istikrarsız durum karşısında kaçan yabancı yatırımcıyı ülke içerisinde tutmaktan aciz bir duruma sürüklendiklerini bile göremeyecek kadar duyarsız, kendi söyledikleri yalanlarına inanacak kadar saf bir tutum izlemekten usanmıyorlar…
İşin garibi tüm bu gelişmeleri yaşayan ülkenin sanki en önemli konusu 20-25 milyon dolarlık “kanal İstanbul projesi” imişcesine, ülkeyi sonu belli olmayan böyle bir serüvenin içerisine sürüklemekten kaçınmıyorlar…
Zaten Amerika ile ilişki durumumuz ortada, Avrupa ile ilişkilerimiz tamamen bozuk, Rusya ile durumumuz karanlık, İran ile ilişki durumumuz karışık, Kuzey Afrika ile ilişkilerimiz kötü, Arap dünyası ile durumumuz ortada, dünya kamuoyu nezdinde durumumuz Kuzey Kore’den biraz iyi, İran’dan ise biraz daha iyi gibi…
Şimdi dünyaya bakış açısından tıpkı, deve kuşunun başını kuma gömdüğü gibi, etraftan bi-habersin, beğen ya da beğenme dünyayı kim yönetiyor Amerika…
Çıkmışsın ortaya, boyuna-posuna bakmadan, herkese posta koyuyorsun, bu ülkenin kaderini bu şekilde ulu-orta saçmaya
ne hakkınız var efendiler ?.. Her fırsatta düşünmeden ettiğiniz sözleriniz, ülkenin dünyadan dışlanmasına neden olduğunu niçin görmüyorsunuz ?..
Tüm demokratik ülkelerin bize her fırsatta yargıyı rahat bırakın, yargı bağımsızlığını sağlama konusunda kılınızı kıpırdatmıyorsunuz, Bu gün Avrupa Nazi dediğiniz Almanya’nın peşinden yürüyor, bunu dahi göremeyecek kadar aymazlık içerisindesiniz…
Rusya’ya domates satıp, karşılığında 2.5 milyar dolarlık hava savunma sistemi alınca, ilişkilerimiz düzeldi sandınız… Oysa adamlar Türkiye’yi bu yıl tatil listesinden bile çıkardılar… Adamlar “Eset teröristtir” demenizden huylanmışlar…
Suriye yönetimi bize işgalci diyor, İran’la sorun hem Suriye hem Suudiler ile ilgili… Bizler Suudileri arkalıyoruz amma, başımıza bir şey gelirse, yiyeceğimiz ilk darbe yine Suudilerden olacaktır, tarih bunun örnekleri ile doludur…
Türkiye Katar’a abilik peşinde, bir de Sudan’ın bize ada tahsis etmesine oldukça bozuklar… birleşik Arap Emirliklerinin ise hakkımızda düşündükleri ve söyledikleri ortada…
Bütün bunların üzerine Türk lirası yurt dışı ilişkilerimizdeki bu kötü gidişten etkilenmekte, paramız değer kaybetmekte, enflasyon tavan yapmış durumda, faizler yükselme eğiliminde, acilen 220 milyar dolar bulmamız gerekiyor, ekonomiyi döndürmek için, yıllık yaklaşık, 47 milyar dolar cari açık veriyoruz, her yandan israfa bulanmışız, bir de bütçe açığının arttığından dem vuruyoruz…
İşini bilmeyen tüccar zihniyeti içerisinde debelenip duruyoruz ancak, yine de israftan kaçınmıyor, saçma sapan projeler ile, -kılı kırk yararak- elde ettiğimiz paraları, betona, ve toprağa gömmeyi sürdürüyoruz…
Hele bir de deniz bitmeden seçimleri öne alırsak, yandı gülüm keten helva…
SÖZÜN ÖZÜ
İçmeye ayranı yok,
Geçmeye seyranı yok,
Elinde balta hızar,
Biçmeye dermanı yok.