Aslında alçaksınız desem daha yakışır…
Anlatayım…
Bu Coronavirüs Salgını başladığından bu yana bir söz herkesin ağzında…
Bilim adamı, yazar, siyasetçi, okumuş, okumamış, aydın, cahil, işçi, işveren, esnaf, zanaatkâr, sağcı, solcu, devrimci, liberal, cumhuriyetçi, milliyetçi, dinci, dindar, gerici, yobaz, isbirlikçi, faşist… Neredeyse toplumun her kesiminden ağzını açan bu sözü yineliyor.
Neymiş?
“Bu virüs(Covid19), ayrımcı değil. Sınıf, kimlik, cinsiyet, kuşak, renk, inanç, siyasal düşünce…vb farklılıklara bakmıyor. Herkese eşit davranıyor. Herkese, birlik, dayanışma, yardımlaşma, paylaşma… değerlerini anımsattı.”
Bakar mısınız? Unutulmuş bu değerler, kimse tarafından anımsanmıyorken, virüs anımsatıvermiş…
Bir de huşu içinde söyleniyor ki, virüse sonsuz teşekkürler sunuluyor…
Şimdi ben de anımsatıyorum…
Herkese…
Bu ülkede yüksek bir saygıyla andığımız Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Yılmaz Güney, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz türkü mü söylüyorlardı.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya, Hüseyin Cevahir, Ulaş Bardakçı ve adını buraya yazamadığım 68 Kuşağının genç yiğitleri virüsten mi öldüler?
15-16 Haziran yürüyüşçüsü işçiler spor olsun diye mi yürüdüler?
1 Mayıs 1977 Taksim Katliamı zevk için mi yaşandı?
Kahramanmaraş, Çorum, Sivas katliamları niye yaşandı?
Gezi Olayları piknik eğlencesi miydi?
Daha da sıralanacak ve burada anımsatılabilecek bir çok toplumsal, sınıfsal, siyasal olaylar neden yaşanmıştı?
Yakın tarihimizin en kanlı olayları yetmezmiş gibi 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 15-20 Temmuz 2015 darbeleri tarihe süs olsun diye mi yapıldı?
Bu sayıp sıraladığım olaylar ve gelişmelerin tamamı, BAĞIMSIZLIK, ULUSAL EGEMENLİK, ÇAĞDAŞ CUMHURİYET, DEMOKRASİ, İNSAN HAKLARI, EŞITLİK, ÖZGÜRLÜK, ADALET ve ADİL PAYLAŞIM istemiyle yapılan mücadelelerin acımasızca bastırılıp boğulması uğruna yaşanmıştır.
Bir virüs kadar mı değeri yoktur bu uğurda can ve kan verenlerin.
Bu ne biçim vicdandır ki, onları unutuyor, virüse minnet duyuyorsunuz…
Yazıklar olsun…