Sizin piyasanıza sokayım. Ulan hani “görünmez bir el” piyasayı en güzel biçimde düzenleyecekti.
– Güzel güzel yarıştıracaktı.
– Üretkenliği artıracaktı.
– Verimliliği artıracaktı.
– Niteliği artıracaktı.
– İsrafı önleyecekti.
– Gelişmeyi hızlandıracaktı.
– Kârlılığı artıracaktı.
– Fiyatları düşürecekti.
N’oldu?
Gözünle bile göremediğin bir virüs piyasanın içine etti mi?
Etti…
Hem de küresel düzeyde…
İnsanların günlük yaşamını sürdürme, temel gereksinimlerini karşılama, yarına umutla bakma… korkusuna düşürdü mü?
Düşürdü…
Üretim, dağıtım, paylaşım düzeni felç oldu mu?
Oldu…
Nasıl önlem alıyorsun?
Devlet eliyle…
Kamu kurum, kuruluş, görevli, araç-gereç ve kaynaklarını kullanarak.
“Piyasa aktörü” diyerek, tepemize çıkardığın, en ufak sözde krizde işletmesini bile koruyamayan, soyguncu, talancı sermayecilere 100 milyar kamu kaynağını peşkeş çekiyorsun.
Bu toplumun gereksinimlerinin üreticisi ve hizmetçisi emekçiye, emekliye, yoksul köylüye de “dua ve kolonya” öneriyorsun.
1,5 milyarlık Çin komünist yönetimiyle ve kamusal olanaklarla salgını, neredeyse şak diye bitiriyor, 1 trilyon zarara karşın dimdik ayakta kalıyor, sen 80 milyonluk ülkeni güvende tutamıyorsun. Halkın, neredeyse yağmaya girişecek. Esnaf ve zanaatkârın, market zincirlerin, kozmetikçilerin, cümle ticaret erbabın fırsatçılık yarışında.
Halkının önemli bir kesimi, olan biteni, Allah’a, peygambere bağlıyor.
Eğitimin, sağlığın çökmüş.
Sen halâ, utanmadan çıkıp sarayında, meclisinde her şey yolunda havası basıyorsun.
Yalan söylüyorsun.
Artık yutturamayacaksın.
Bittin…