Gözlerin çakmak çakmak baksa da,
Yüreğin sevgiyle dolsa da
Dikkat et küçük kuzum,
Seni renksiz insanlar çalmasın.
Kendini koruyamayan, hatta ve hatta koruyup kollayamadığımız
çocuklar…Masumca, çıkarı olmadan havayı soluyamayan…
Hayata gözlerini yeni açan bebekler…Dünyadan bi haber olan gelecek neslin timsalleri…Narinler,Ünzileler,Özgecanlar, Berkin Elvan ve dahası…
Sadece çocuklar değil,bu zaman diliminde örtbas edilmiş hayatlar…İçimiz dışımız yangın yeri.
Asla unutulmayacak Sivas,Bolu..!
Yüreğimiz dağlanır her seferinde,acımasızlığını görürsün insan vasfının bulunmadığı yerlerde.Sel olur,deprem olur,yangın olur…Yüreklerimize işler acısı.Ne Hatay kalır ne Kahramanmaraş.Soma’ya karanlık çöker…İhmalkarlıktan öte bir şey bu..Kimse kimseyi kandırmasın!
Hayallerimizi unutmak zorunda kaldığımız bir ülke, daha doğrusu hayallerini yaşayamayanların ülkesi.
İlk ne zaman masumiyetimizi kaybettik hatırlıyor musunuz?
Aşkı aşk için yaşamayı, insanları geleceğe bağlayan aydınlığı.. İlk ne azman kaybettik? Süzülen ışıkların arasında birbirimize ayna olmayı,yer çekimini umursamadan yaşamayı.
Bu kan dondurucu,vahşet dolu,üçüncü sayfalarda okuduğumuz haberler..Bütün insanlığın inancını kırmaktadır.
Ya tepkisiz kalan ,sesi soluğu çıkmayan, olaylara göz yumanlar…İnsan haklarını hiçe sayan yöneticiler.Halkın aklıyla dalga geçen ve bundan zevk alan sadistler.
Aslına bakarsanız bu söylediklerimin hepsini harfi harfine biliyorsunuz.Bana oradan bakıp “Biz ne yapabiliriz ki?” dediğinizi duyar gibiyim.
Söyler misiniz bu yazılanları kaç kişi okuyor?İstenilen yere ulaştırabiliyor muyuz?Evet,daha fazlasını da yazabilirim, ama ne fayda!
Küçücükte olsa bir umut ışığı kalmış mıdır?
Hayallerimizi hapsettiğimiz bir çiçek açar mı beton yığınları arasından?
Masum canlar unutulmayacak.Elbet bir gün hesabı sorulacak. Adalet!
Akılla yine konuştum,konuştum ve yine konuştum..Sonra Ömer Hayyam imdadıma yetişti;
“Akılla bir konuşmam oldu dün gece;
Sana soracaklarım var, dedim;
Sen ki her bilginin temelisin,
Bana yol göstermelisin
Yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
Birkaç yıl daha katlan, dedi
Nedir; dedim bu yaşamak?
Bir düş, dedi; birkaç görüntü.
Evi barkı olmak nedir? dedim;
Biraz keyfetmek için
Yıllar yılı dert çekmek, dedi.
Bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
Kurt, köpek, çakal makal, dedi.
Ne dersin bu adamlara, dedim;
Yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
Benim bu deli gönlüm, dedim;
Ne zaman akıllanacak?
Biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
Hayyam’ın bu sözlerine ne dersin, dedim;
Dizmiş alt alta sözleri,
Hoşbeş etmiş derim, dedi.”
(Ömer Hayyam