Çok beklemiştik. O kadar çok beklemiştik ki geceleri rüyalarımıza girip duruyordu.
Gecenin bir vaktinde “hayırdır” deyip, yataktan fırladığımız bile oldu.
Dudaklarımız uçuklamasın diye defalarca su içip içip yattık.
Hayallerimizi tavan yaptırdılar. Biz rüyada görmüşüz çok mu?
Kim bilir kimler hangi hayallere kapılıp, nasıl rüyalar görmüştür?
İmkanları olsa da gördükleri rüyaları yazsalar, kitap haline getirseler de okuyabilsek.
Belki de öyle bir kitap dünyada yok satan kitaplar listesinde yerini alırdı.
Hepimizin yakından tanıdığı Temel, hayaller kurarak sabırsızlıkla beklediğimiz duruma son noktayı koyuyor; AHAN DA GELDUK! NOOLDİ?
Temel’in dediği gibi “AHAN DA GELDUK DAA…”.
Hedefsiz kalmayalım diye de tarihten yeni yeni rakamlar yürürlüğe sokuldu.
Tabi ki “YERSENİZ”.
Meğerse 2023’e hazırlık için 2018 den itibaren maden çıkarıyoruz diye halkın cebine yapılan sondajlarla masrafsız çıkarılan bitmez tükenmez madenlere el atılmış oldu.
Ta ki 2023’e gelince cüzdanın dibinin delik olduğu,halk, ne varsa uçup gittiğinin farkına varmaya başladıkça ortaya yeni hedefler konulmaya başlanıldı.
Ama yine de biz vatandaş olarak hep hedef tahtasındayız.
Yerimizi almış bekliyoruz.
Nasıl söğüşleneceğiz bilmiyoruz.
Yaşadıkça onu da öğreneceğiz.
Cebimizin boşaltıldığını fark ettiğimiz zaman işte o gün bizim için bayram.
O zaman kimseyi kandırabilecek, hayaller kurmaya sevk edecek güçleri kalmayacak.
O zaman 2051’in de, 2071’in de hayalden başka bir şey olmadığı anlaşılacak.
Önümüzde yeni yıl var.
İnsanlar yeni yılın gelişini kutlamasınlar diye de uydurulmuş bir tarih olan “MEKKE’nin FETHİ” kutlamasını yürürlüğe soktular.Yıllarca onunla ilgili programlar yaptılar.
Onu yürürlüğe sokanlara da neredeyse hiçbir etkili yetkili kimse sesini çıkarmıyor, Mekke’nin fethinin11 Ocak günü olduğunu söylemiyordu.
Yine aynı kişiler tarihle oynayarak her yıl “KUTLU DOĞUM HAFTASI” adı altında 15 Nisan 23 Nisan haftasında günü sabitliyor, yine buna da etkili ve yetkililerden hiçbir ses çıkmıyor, hatta destek de veriyorlardı.
Bütün bu cambazlıklar,uydurma tarihler 15 Temmuz terör saldırısı sonrası yürürlükten kaldırıldı.
Bütün bunları yaşayarak gördük.
Bunu yapanları düşündükçe aklıma Abdurrahim Karakoç’tan bir şiir geldi.
Bilmem siz beğenir misiniz?
Giderken alkolden girdi komaya
Meyhaneyi yurt sayardı bu deyyus
Yemin eder pazar derdi cumaya
Ağustos’u Mart sayardı bu deyyus
Ben dahiyim eşim-dengim az derdi
İnat için zemheriye yaz derdi
Kuşa kirpi kurbağaya kaz derdi
Kel sıpayı kurt sayardı bu deyyus
Nasipsizdi iman edep ahlaktan
Kin sağardı enayiden ahmaktan
Biraz daha alçak idi alçaktan
Namertleri mert sayardı bu deyyus
Tam sapıktı şer yollara sapardı
Heykel diker ilah diye tapardı
Abdestsiz her yöne secde yapardı
Kıblegahı dört sayardı bu deyyus
Türklüğe düşmandı hep kin güderdi
Yahudiye yaltakçılık ederdi
Hıristiyan ile yola giderdi
Ermeniyi Kürt sayardı bu deyyus
Görgü şahidiyiz yalan yok hocam
Tek güzel huyunu bilen yok hocam
Geberip giden var ölen yok hocam
Doğruluğu dert sayardı bu deyyus
Abdurrahim Karakoç
Atatürk diyor ki;
Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.
M. Kemal Atatürk, 1931