Teknoloji hızlı bir şekilde gelişip, her alanda kullanılıyor.
Bu nedenle de yaşadığımız her gün yeni yeni kazanımlarımız oluyor. Yaşımız ve eğitim seviyemiz ne olursa olsun her an yeni bilgiler kazanıyoruz.
Yeni eğitim ve öğretim yılı henüz başladı.
Avrupa’da bazı devletlerin nüfusunun 2 katı kadar öğrencimiz okula başladı.
Bütün hazırlıklar tamam mıydı?
Okullar,araç ve gereçler,
sınavlar,kurallar,öğretmenler …
Eksikler yeterince giderilmiş miydi ?
Bu öğretim yılı sancılı başladı diyemeyiz.
Sancılı başladığını diyebilmek için, eğitim öğretimin önceden sancısının olmaması gerekmez mi ?
Eğitim öğretim son on beş yıl içinde hangi yıl sancısız geçti ki ?
Aslında haksızlık da etmeyelim .
Sancılı yıllar daha eskilere dayanır.
Ama son on beş yıllık süreçte bunu kısa aralıklarla değişen bakanlar ve değişen bakanların değiştirdiği programlarla,değiştirdiği sınavlarla sık sık yaşıyoruz.
Şimdi bazılarınız sesini yükseltip,savunmaya geçebilir.
Şöyle ve ya öyle de değil gibisinden uzunca laflar edebilir.
Her konuda bilgisi varmış gibi televizyonlarda konuşanları izledikçe,
Eğitimde başarısızlığın daha eski yıllara dayandığını haklı olarak kabul edeceksiniz.
Bu nasıl olacak ?
Bir kaç örnekle açıklamak istiyorum.
Anayasa profesörü olan zat-ı muhterem uygulamaların “ADALETSİZ” olduğunu kendisi hükümette koltuk bulamayınca görebiliyor.
Eğer kaliteli bir eğitim yapılmış olsaydı;
Başı sarıklı,sırtı cübbeli, bazen tüysüz,bazen de bir omuz taşıyamayacak kadar çok sakallı kişilere dinin gereklerini yeterince öğretebilmiş olurduk.
Onlar da ,tek kitap “KUR’AN-I KERİM” i okudukları halde farklı farklı açıklamalarda bulunmazlardı.
Neredeyse “kundaktaki bebeye bile nikah düşer “ diye fetva vermeye işi vardıranlar ortaya çıkmazdı.
Yaşadığımız uzay çağında “DÜNYA DÜZDÜR” diye fikir sahibi olan yaşı genç,beyni örümcek dolu kişiler yetişmezdi.
Ayrıca yıllarca okudukları halde trafik lambalarının,yaya geçitlerinin nasıl kullanılacağını öğrenemeyen,uygulamayan çok diplomalılara bile her yerde rastlayabiliyorsak, eğitimimizin durumunun iyi olduğunu söyleyebilir miyiz ?
Bu konuyu biraz daha irdelersek;
Asıl dert ,önemli sıkıntı seçtiklerimizle ilgili olandır.
Şöyle ki;
İktidara geldiklerinden beri her önüne gelen tarafınan aldatılan,kandırılan kişileri bulup seçmişiz.
Onların kimliğine,kişiliğine,eğitim durumuna,hayat deneyimlerine bakmamışız.
Bakanlık koltuğunda oturan kişi, muhalefetteymiş gibi bir öncekinin zamanında yapılanları yolsuzluk,yanlışlık veya hırsızlıkla suçlayabiliyor da;
Söylediklerinin devamı olan soruşturma ,suç duyurusu gibi işlemleri başlatmayı aklına bile getiremiyor !
Bu da eğitimin yetersizliğinin bir başka göstergesi değil mi ?
Eğitimin düzelmesi,düzeltilmesi için iktidar ve muhalefet el ele vermeli.
Konuşmalı.
Dinlemeli.
Dinlenmeli.
Ortak bir yol bulunup, bu gidişat mutlaka değişmeli.Değiştirilmeli.