“…Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin…”
“(…Bir gün, bağımsızlık ve cumhuriyeti savunmak zorunda kalırsan, göreve atılmak için içinde bulunacağın durumun olanak ve koşullarını düşünmeyeceksin!)
Mustafa Kemal ATATÜRK
Anlamıyorum…
İnsanlar,içinde bulunduğu vaziyeti bahane ederek,sessiz kalmasını anlamıyorum.Hazmedemiyorum.
Eylemlere,mitinglere…Hadi gidemedin diyelim.
Yarın sandığa gidip görevini yapmaktan üşenen gençleri görüyor olmam çok üzücü.İşlerine gelince konuşan ama bunu eyleme dökmeye gelince olduğu yerde oturan insanları anlamıyorum.
Sadece o olsa iyi..Hem durumundan şikayet eden, sessiz kalmayı tercih eden ,bu günlerde tepkisiz kalmalarına..
Anlamıyorum…
Siz anlıyor musunuz ?Korkudan mı?cahillikten mi?Belirsizlikten mi?Sorumsuzluktan mı?
Şu an ki vaziyet sadece Ekrem İmamoğlu meselesi deĝil..
Haklarımızın ihlali,adaletsizliğin kol gezdiği bir vaziyettir.
Şunu anlayabilirim; ülkemizde yaşanılan darbe zamanlarında ailelerin korkusunu..Çünkü onlar yaşadı bu dönemleri.
Korkunun ecele faydası yok.O sandığa her ne olursa olsun gidilmesi zorunludur.
Hiç bir şey yapamıyorsan bunu bari yap.
“Ne değişecek ki?” diyenleri duyar gibiyim.Eylem eylemi doğurur.
Kurtuluş savaşında analarımız,bacılarımız daha 15in de bile olmadan savaşa giderlerimiz..Bunları da mı unuttun!?
Tarihi tarih içinde değerlendirmek gerektiğinin farkındayım.Farklı biçimlerde faklı senaryolarda bir nevi yine kurtuluş için çığlık atmıyor muyuz?
Memurlar,emekliler,doktorlar…işlerini kaybetme korkusunu bir yana bırakıp biz gençlerin daha rahat bir geleceği olsun diye,haksızlıkların artık son bulması için yaptığı fedakarlığı söylemiyorum bile.
Bunları neden yazmak zorunda kalıyorum bir düşünsün insalar.Yazsam bir dert yazmasam bin dert..
Herkesin eylem yöntemi farklıdır.Kimileri yazar çizer,kimileri şarkı söyler..Kimileriyse meydanlarda halkın sesi olur..Fakat sessiz kalmak,bütün bunları gördüğü halde sorumsuzca kabuğuna çekilenler.
Yurdumun dört bir yanında,öğrenciler ayaklanmış durumda.Kendilerine yapılan haksızlıktan ziyade , öğretmenlerinin haklarını da savunmaktadırlar.
Herkesin sorunu var,herkesin derdi var ama bunlar bahane edilmemelidir.Böyle bir savunma mekanizması kabul edilemez.
Sağlık problemin vardır anlarım..Yok yok onu da anlamıyorum..Ülkemizde engelli vatandaşlarımızın hakları da gasp edilmektedir.Buna rağmen görevini yapmak için sokaktalar.Dediğim gibi meydanlara çıkamıyorsanız lütfen o sandığa gidiniz.Bunun sağı-solu yok!Birbirimize kenetlenmek zorundayız.
Evet bu bir zorunluluktur.Dayanışma yoksa bulunduğun vaziyetten şikayetçi olmayacaksın.
Maalesef Türkiye’de sayamadığım kadar sorun var.
Bugün kalabalık sokaklarda güven sorunu da var.
Öffff öffff yaz yaz bitmiyor…
Ben de niye yazıyorsam?
Ne yapsın garip?
Kendime görev edindim sanırım.Zaten böyle de olması gerekmiyor mu?Hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz,yaşamaya çalışıyoruz.
Bu ödev hepimizin ödevi.
Uzun lafın kısası sandık çağrısını umursamayan ,sorumsuz kişileri kınıyorum.
“Tarih, bize insanların tarihten hiç bir şey öğrenmediğini ögretir.” Hegel
Anlamıyorum,gerçekten..
Bu sorumsuzluğu anlayamıyorum..!?¿
Gökçe Güney
22.03.2025