Takvimlerde sadece bir tarih değildir 5 Aralık. Bu gün, Türkiye’nin toplumsal hafızasında, “bir toplumun kendi yarısını nihayet görmeye başladığı” bir dönüm noktasıdır. 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınması, yalnızca hukuki bir düzenleme değil; bir zihniyet devrimiydi. Dahası, bugün tüm dünyada kutlanan Dünya Kadın Hakları Günü ile bu tarih, insanlık vicdanının ortak bir çağrısına dönüşmüş durumda.
Bir Öncünün Adı: Mustafa Kemal Atatürk
Cumhuriyet’in ilanından sadece 11 yıl sonra, dünyanın pek çok ülkesinde kadınlar hâlâ sandığın dışında tutulurken Türkiye, Atatürk’ün öngörüsüyle olağanüstü bir adım attı.
Atatürk’ün sözü, hâlâ tarihin merdivenlerinde yankılanıyor:
“Bir toplum, cinslerden yalnız birinin ilerlemesiyle yükselemez.”
Bu cümle sadece bir tespit değildir; bir çağrıdır, bir hedef koymadır. O yüzden Türkiye bu hakkı verirken; Fransa, İsviçre, Belçika gibi Avrupa devletleri bu adımı ancak yıllar sonra atabildi.
Kadınların Temsili: Söz Hakkının Sandıktaki Karşılığı
1935 seçimlerinde Meclis’e 18 kadın milletvekilinin girmesi, o dönem için yalnızca Türkiye’de değil, dünya çapında sarsıcı bir gelişmeydi.
Bu kadınlar; eğitimden sağlığa, hukuktan tarıma kadar pek çok alanda sözlerini söyledi, yasa teklifleri sundu, toplumsal dönüşümün gerçek aktörleri oldular.
Bugün geriye dönüp baktığımızda şunu açıkça görüyoruz:
Kadınların siyasette bulunması, bir lütuf değil; demokrasinin asgari şartıdır.
Dünya Kadın Hakları Günü: Evrensel Bir Yüzleşme
Bugün dünya hâlâ kadınların en temel hakları için mücadele ettiği bir yer olmaya devam ediyor.
Eşit işe eşit ücret hâlâ sağlanmış değil.
Kadına şiddet evrensel bir yara.
Eğitim hakkı ise bazı bölgelerde hâlâ bir mücadele başlığı.
5 Aralık, bu yüzden sadece bir kutlama değil; kadınların yüzyıllardır süren direncine saygı duruşudur.
Türkiye İçin Bir Soru: Atatürk’ün Açtığı Yolun Neresindeyiz?
Bugün çocuk yaşta evlilik tartışmalarından kadın cinayetlerine, siyasette düşük temsil oranından toplumsal cinsiyet eşitsizliğine kadar birçok başlık önümüzde duruyor.
Bu soruya gerçekçi bir yanıt vermek zorundayız:
Kadınlar hâlâ hayatın pek çok alanında ikinci plana itiliyorsa, 5 Aralık’ın ruhuna sahip çıkmak için daha çok çalışmamız gerekiyor.
Son Söz: 5 Aralık Bir Teşekkür Günüdür
Bu tarih, yalnızca kadınların değil; Türkiye’nin aydınlık yüzünün bayramıdır.
Atatürk’ün vizyonuna, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine, eşitliği bir ilke değil yaşam biçimi yapan tüm kadınlara ve erkeklere bir teşekkür günüdür.
Bugün sadece bir hakkın verilişini değil, bir milletin eşitlik yolculuğundaki en onurlu adımlarından birini hatırlıyoruz.