Hepimiz öğrenci olduk.
Hepimizin çok güzel ve bazen de çileli öğrencilik yılları oldu.
İki yıl sınıfta kalan yatılı okuyan bir arkadaşımız yatılı hakkını kaybedip, gündüzlü okumaya başlamıştı.
Tek gözlü bir ev tutup orada yaşamını ve öğrenimini sürdürürken, onun durumunu merak ettiğimiz için ziyaretine gittik.
Bizim ondan tek farklı tarafımız, o yatılı okuma hakkını kaybetti. Gündüz okumaya başladı. Kirasını bir arkadaşı ödüyordu. Babasının ona verebileceği pek bir parası da yoktu.
Belki bizim bilmediğimiz zamanlarda babası da çok azıcık bir harçlık vermiş olabilirdi. Ama ağırlıklı olarak yaz tatili süresince yanında çalıştığı arkadaşı masraflarını karşılıyordu. Merak bu ya arkadaşımızı ziyarete gittik.
Zaten harçlığımız çok az olduğu için, gayet tabi ki de ellerimiz bomboş gittik. Bizim durumumuz ondan çok da farklı değildi. Bize çay ikram etti. Çayı içtik.
Ama… Çay pek bildiğimiz çaya benzemiyor olsa da öğrencilik hali, becerememiştir, düşüncesiyle sunulan çayları içtik. Sonradan anladık ki parasızlıktan eski çayın üzerine su koyup, tekrar kaynatıp bize vermiş.
Aradan onlarca yıl geçtikten sonra Üniversite Hastanesinde yatan bir dostumu ziyaret edip, merkeze dönerken otostop çeken bir öğrenciyi aracıma aldım.
Yol boyunca onunla sohbet ederek merkeze kadar gelirken nereli olduğunu, ailesinin geçim durumunu,
kendisinin geçim durumunu, nerede kaldığını…
Daha bir sürü sorular sordum. Güzel bir sohbet sonrası bir cümlesi dikkatimi çekti.
“Ben Anadolu’nun az gelişmiş bir ilinin, kenarda kalmış bir ilçesinin dağ köyünden burayı kazandım, geldim. Babam köyde çiftçilik, komşulara da gündelikçilik yaparak geçimini sağlar. Artırabildiği parayla hem köydeki evi geçindirir, hem de bana okul harçlığı gönderir.”
“Ne kadar gönderebilir?” diye sordum. Yıl 2007’de “Her ay düzenli olarak seksen lira gönderir”, bazen de “Kaz, tavuk satınca yüz lira gönderir. Yüz lira gönderdiği ay benim bayramımdır” dediği zaman da inmesi gereken yere gelmiştik.
O inerken, “Delikanlı baban bu ay ne kadar gönderdi?” diye sordum. “Seksen lira” deyince “İzin verirsen bu ay da benden bayram yap” dedim. “Olmaz. Almam. Kabul edemem” diye epeyce ısrar edince “Artık okulu bitireceksin. Biz de öğrencilik yaşadık. Yokluklar çektik. Birileri de bize destek atardı. Sevinirdik. Bak bugün demek ki sıra bende… Yarın okulun bitip, görev aldığında memleketin kim bilir neresinde olacaksın. Derken yukarıdaki örneği anlattım. Sen de oralarda birine destek çıkarsın. O zaman ödeşmiş oluruz. Ne dersin?” dedi.
O da “Abi, o zaman bu ay senden bayram edeyim” deyip uzattığım parayı aldı.
Hem o, hem de ben sevindim.
Umarım günün birinde o da birilerini sevindirir.
Belki de onun sayesinde birileri bayram eder.
Bu sıralarda emeklilerin emeklerinin karşılığını alamadıkları, değil oğullarına, torunlarına harçlık vermek, kendilerinin de bayram harçlığına muhtaç oldukları sıkıntılı dönemlerden geçmekteyiz.
Bayram haftasındayız. Yakındaki yoksulları, açları, parasızları görmeyen, göremeyen diyanet ve diğer yardım kuruluşları adını sanını bilmediğimiz memleketlerdeki yoksullara yardım elini uzatmak istemelerine şaşıyorum. Yapılacak yardımın yerine ne kadar ulaşacağı bile bir yığın soru işaretleri ile doluyken, aklımıza deli deli sorular da gelmiyor değil…
Hani bir hadis vardır, “Komşusu açken….”
Tamamını sizler biliyorsunuz.
Artık birkaç kişi birleşip, bir öküze girmenin dışında, birkaç kişi birleşip, bir veya birkaç insana katkıda bulunmanın, çocuk sevindirmenin huzuruna ermemiz gerektiğine ne dersiniz?
Lütfen devletin, hükümetin, diğer yardımlaşma vakıflarının görmediği, görmek istemediği en yakınımızdan başlayalım mı?
Sadece bunlardan biri neden gözlerini yurt içindeki aç, susuz, yoksulları görmek için kullanmıyorlar?
Belki de toplanan yardımları iç edemeyecekleri için olabilir mi? diye düşünmeden de edemiyorum.
Bu bayram diğerlerinden farklı olsun. Ne dersiniz?
Hepinize iyi bayramlar.
Kalemine ve yüreğine sağlık kardeşim. Sadece bayramlarda değil herzaman gönül rahatlığıyla sevgimizi ilgimizi gereksinim duyan herkese, açmak arzusuyla mutlu bayramlar…
canım benim,güzel bir yazı plmuş,senin güzel yüreğini,mütevaziliğini çok iyi biliyorum.sadece böyle güzel fikirleri sosyal demokratlar düşünür yapar.
Öbürleri cukka doldurma derdinde. iyi bayramlar.
Okuduğum romanında en güzel yazı oldu… kutlarım Ogretmenim… duygulandım