İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç: Yaşanan İslam ile Kur’an’daki Farklı

Samsun Umut
5 dakika

Samsun Umut ailesi olarak bu hafta, dini konulara getirdiği cesur yorumlar ve Cumhuriyet değerlerine olan bağlılığıyla tanınan İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç‘ı konuk ediyoruz. Geleneksel kabullerin dışına çıkan analizleri, laiklik vurgusu ve “Emevi İslamı” eleştirileriyle dikkat çeken Kılıç ile İslam tarihinden güncel deizm tartışmalarına, yaradılış gerçeğinden laikliğin dindeki yerine kadar pek çok merak edilen başlığı masaya yatırdık. Ezber bozan açıklamalarıyla Cemil Kılıç röportajı sizlerle.

Cemil Kılıç
İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç

– Samsun Umut okurları için sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? Akademik ve sendikal geçmişinizden, sizi bu noktaya taşıyan serüveninizden bahseder misiniz?

Bu sorunuzu kitaplarıma konulan tanıtım yazısındaki ifadelerle yanıtlayayım:

1975 yılında İstanbul’da doğdu. Sinop Gerze nüfusuna kayıtlıdır. İlk öğrenimini Sinop ve İstanbul’da tamamladı. İstanbul’da Küçükköy İmam Hatip Lisesi’nin ardından Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin Kelam ve İslam Felsefesi Bölümü’nü bitirdi. 1998 yılında aynı üniversitenin Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü, Sosyoloji ve Sosyal Antropoloji Anabilim Dalında Yüksek Lisans eğitimine başladı.

1999 yılında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliğine atandı. 2001 yılında Ümmet Sisteminden Ulus Devlete Geçişte Harf İnkılabının Kültürel Değişim Üzerine Etkileri teziyle Yüksek Lisans eğitimini tamamladı.

2001-2002 yıllarında askerlik görevini yaptı.

2006 yılında Eğitim İş Sendikası İstanbul örgütlenmesine katıldı. O yıldan bu yana Eğitim İş şube yönetim kurullarında yönetici olarak görev almaktadır. Atatürkçü Düşünce Derneği Fatih şubesinin kurucuları arasında yer aldı. Derneğe üyeliği devam etmektedir.

Yurt içi ve yurt dışında pek çok panel, konferans ve sempozyuma konuşmacı olarak katıldı, katılıyor.
Pek çok gazete demeçleri yayınlandı. OdaTV başta olmak üzere bazı internet sitelerinde yazıları yayınlanmaktadır. Din, laiklik, İslam mezhepleri ve Alevilik üzerine televizyon ve radyo programlarına katıldı. Halk TV, Ulusal Kanal, Cem TV, KRT TV gibi yayın organlarındaki söyleşi programlarında konuşmacı olarak yer aldı.

Cem Vakfı tarafından AİHM‘de açılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ile ilgili davada yer aldı. Mahkemenin gerekçeli kararında söz konusu derslere dair hazırladığı bir rapora yer verildi.
13 Ağustos 2017 tarihinde Atatürkçü, Cumhuriyetçi İlahiyatçılar adıyla kurulan oluşuma öncülük etti. Oluşum aynı tarihte yayınladığı bildirgeyle laiklik çağrısında bulunup kuruluşunu ilan etti. 20 Eylül 2017 tarihinde yayınlanan ikinci bildirgede ise Diyanet İşleri Başkanlığına laiklik görevini yerine getirme çağrısında bulunuldu.

Evli ve bir çocuk babasıdır.

Toplumda sıkça tartışılan temel bir ayrım var: Kur’an’daki İslam ile bugün pratik edilen, yani yaşanılan İslam. Bu iki kavram arasında bir uçurum var mı, yoksa bunlar birbiriyle örtüşüyor mu?

Yaşanan İslam ile Kur’an’daki İslam bir hayli farklı. Yaşanan İslam Emevilerden mirastır. Ve bu miras Muhammedi çizgiye aykırı pek çok unsuru barındırıyor.

Yaradılış bahsine ve insanlığın kökenine inersek; Adem ve Havva kıssası ile günümüzdeki ırk çeşitliliği arasındaki ilişkiyi nasıl yorumluyorsunuz? Kur’an’ın bu konudaki referansları nelerdir ve tüm insanlığın ortak bir kökten geldiği kabulünde “ırk” kavramının dindeki yeri nedir?

İnsanlar tek bir atadan gelmedi. Tek bir Adem yok; Ademler var. Kur’an’ın hiçbir yerinde Adem ilk insandır, şeklinde bir ifade bulunmaz. Allah aynı anda pek çok insanı yaratmıştır. Bu arada ben sınırlarını Atatürk’ün belirlediği Türk ulusçuluğunu benimseyen biriyim. Irk diye bir şey yok; olmayan bir şeyin önemi de olmaz. Halk ve halklar var.

Halk arasında yaygın olan “evliya” kültüne değinirsek; günümüzde yaşayan evliyalar var mıdır veya gelmeye devam edecek midir? Kur’an perspektifinden bakıldığında “veli” kavramı aslında neyi ifade eder?

Evliya, velinin çoğuludur. Veli, dost demektir. Allah’a dost olan anlamına gelir. Allah’a iman edip iyi işler yapan, insanlığa katkı sunan, toplumların sorunlarını çözmeye çalışan herkes velidir.

Son dönemde özellikle gençler arasında yaygınlaşan Deizm tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz? Bunu bir “tehlike” olarak mı görüyorsunuz, yoksa altında yatan farklı sosyolojik nedenler mi var?

Deizm veya başka hiçbir inanç yahut inançsızlık tehlike olarak addedilemez. Müslüman olmak nasıl bir haksa deist olmak da bir haktır. Türkiye’de deizme olan yöneliş dinci sapkınlığa karşı bir tepkidir. Dinci sapklınlık Kur’an’ı değil Emevileri esas alan bir sapmayı ifade ediyor.

Kapanışı en temel tartışma konumuzla yapalım: Laiklik ve din ilişkisi. Bir ilahiyatçı olarak, laikliğin İslam diniyle ve toplumsal barışla olan ilişkisini nasıl tanımlıyorsunuz?

Laiklik; devlet yönetiminde, toplumsal yaşamda ve eğitimde hiçbir inanç ve dini refere etmemek, yalnızca aklı, bilimi ve sosyal koşulları refere etmek demektir. Laiklik ayrıca din adamlarının erkine karşı çıkıp erkin kaynağı olarak halkı esas almak demektir. Din ve inanç kişinin özel yaşamının konusudur. İslam dini bireyi esas alan bir din olarak laikliği dışlamaz. Tersine din adamlarının egemenliğini reddeden, ruhban sınıfına karşı çıkan bir din olarak laikliği esas alır.

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

Samsun Umut

Uygulamada Aç
YÜKLE