Uçurumun kenarından kurtuluşa doğru adım adım…
Bir gemi,
Bir avuç insan,
Umutsuz, işgal altında bir vatan,
İLKADIM…
Uykusuz günler, haftalar, aylar
ÖLÜM KALIM MÜCADELESİ
Yıkık, yanmış, harabe halde bir vatan.
On binlerce şehit,
On binlerce gazi…
KURTULUŞ
Hem kurtuluş, hem de kuruluş.
Hem de bu tarihi günlerin simgesi
Bayram… Bayramlarımız…
Halkın coşkuyla kutladığı,
Herkesin etkinliklere katılmak için can attığı bayramlar…
Bayramların hasta ettikleri de var tabi…
Öyle ki her milli bayramlarda devamlı hastalananları gördük.
Şimdi de;
AVM lerde alış veriş ederken bulaşamayan,
Milli bayramlarda bulaşabilen,
Anıta çelenk koyarken bulaşan virüsler ortalıkta.
Belki de virüs, virüsle iletişime geçip nerede ve nasıl bulaşabileceğini iletmiştir. Ne dersiniz?
Anıta çelenk konulması her nasılsa “korona virüs” azmasına sebep oluyor.
Sorumuzu şeytana veya şeytanın avukatlığını yapanlardan sorsak, cevabını alabilir miyiz?
Bunun mantıklı bir izahını yapacak bilim adamları bulabilir miyiz? …
Memlekete musallat olan ve bir türlü tedavisi için girişimde bulunulmayan bir başka virüsler olmalı.
O virüsleri tanıyıp, onlardan korunma çarelerini bulmak,
Çağın gereklerine göre olaylara bakabilen bilim adamlarına düşüyor.
Atatürk’ün gösterdiği çağdaş medeniyet yolunu kendisine rehber edinen bilim adamları bu işin üstesinden gelebilir.
Bu görev gençlerin.
Vatanın geleceğini ilmek ilmek kalemleri ile örecekler.
Gelecek “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” gençlerin.
Haykırıyorlar
Gelecek bizim. Biz geleceğiz.
Sonuç…
Yapılan ve yapılacak olan tüm engellemelere karşın,
Zafer bizim…
“Bu memleket bizim…”
Gençler biliyor ki;
“Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getiren uluslar önce onurlarını, sonra özgürlüklerini, daha sonra da geleceklerini yitirmeye tutsaktırlar.” (Atatürk)
Gençler kendi sorumluluklarının bilincindedir.
Tüm dünya bilmelidir ki;
Bu topraklar üzerinde Mustafa Kemaller tükenmez.