Eğitim mi, İtaat mi? ÇEDES ve Kız Çocuklarının Sessiz Kaybı

İsmail Tutoğlu
2 dakika

Bir ülkenin geleceği sınıflarda kurulur. Tahtanın önünde ne anlatıldığı kadar, çocukların zihinlerine neyin dayatıldığı da belirleyicidir. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı eliyle yürütülen ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) projesi tam da bu noktada masumiyet maskesini düşürmektedir. Çünkü bu proje bir “değerler eğitimi” değil, eğitimin dinselleştirilmesi ve kamusal alanın tarikatlaştırılması girişimidir.

Üstelik en ağır bedeli yine kız çocukları ödemektedir.

ÇEDES adı altında okullara sokulan imamlar, vaizler, din görevlileri, pedagojik formasyonu olmayan kişilerdir. Bu kişiler, laik ve bilimsel eğitim yerine tek tip bir inanç anlayışını, sorgulamayı değil itaati, özgür bireyi değil “makbul çocuk” kalıbını anlatmaktadır. Bu anlatının merkezinde ise kız çocukları vardır. Daha doğrusu, kız çocuklarının nasıl giyineceği, nasıl davranacağı, nerede duracağı…

Bugün ÇEDES etkinliklerinde kız çocuklarına “edepli olma”, “mahremiyet”, “itaat”, “sessizlik” öğütlenirken; erkek çocuklarına “liderlik”, “sorumluluk”, “öncülük” telkin edilmektedir. Bu bir eğitim değil, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin dini kılıfla yeniden üretilmesidir.

Soruyorum:
12 yaşındaki bir kız çocuğuna “mahremiyet” anlatmak kimin görevidir?
Devletin mi, ailenin mi, yoksa cemaatlerin mi?

Cumhuriyet, kız çocuklarını kul olmaktan çıkarıp birey yapan bir devrimdi. Bugün ÇEDES ile o devrim adım adım geri sarılmaktadır. Bilimin yerine dogma, öğretmenin yerine din görevlisi, okulun yerine cami kültürü ikame edilmektedir. Bu açıkça Anayasa’ya aykırıdır. Laikliği kağıt üzerinde bırakıp fiilen ortadan kaldırma çabasıdır.

Daha vahimi şudur:
Kız çocukları için okul, özgürleşme alanı olmaktan çıkıp baskı ve suçluluk mekânına dönüşmektedir. Saçı, eteği, sesi, kahkahası denetlenen kız çocukları büyüdüklerinde ne olacak? Soran, sorgulayan, üreten bireyler mi; yoksa susmayı erdem sanan yurttaşlar mı?

Bugün ÇEDES’e sessiz kalanlar şunu bilmelidir:
Bu sessizlik, yarın çocuk yaşta evliliklerin, kadın yoksulluğunun, eğitimden kopuşun zeminini güçlendirir. Çünkü kız çocuğunu erken yaşta “rol”e hapseden her anlayış, onu hayattan bir adım geri iter.

Bu ülkenin kız çocukları cemaatlere, projelere, protokollere emanet edilemez. Onlar bilime, sanata, özgür düşünceye emanet edilmelidir. Devletin görevi çocuklara din öğretmek değil, akıl yürütmeyi öğretmektir.

Son söz net olsun:
ÇEDES bir eğitim projesi değil, ideolojik bir mühendislik faaliyetidir. Ve bu mühendisliğin en kırılgan zemini kız çocuklarıdır.

Cumhuriyet susmaz.
Laiklik vazgeçilmezdir

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

Samsun Umut

Uygulamada Aç
YÜKLE