Cumhuriyet’in Kalbine Saplanan Hançer

İsmail Tutoğlu
3 dakika

Kubilay Olayı, Cumhuriyet’in en karanlık sınavlarından biridir: laikliğe yönelen saldırının kanlı bir sembolü. Bugün hâlâ aynı zihniyetin farklı biçimlerde hortladığını görmek, olayın güncelliğini koruyor olması sert bir eleştiriyi zorunlu kılıyor.

23 Aralık 1930’da Menemen’de yaşanan Kubilay Olayı, sadece bir genç öğretmen-asteğmenin vahşice katledilmesi değildir. Bu olay, Cumhuriyet’in laiklik ilkesine karşı doğrudan bir meydan okumadır. Derviş Mehmet ve yandaşlarının “şeriat” çağrısıyla sokaklara çıkması, Cumhuriyet’in henüz onuncu yılında bile köklü dönüşümün ne kadar kırılgan olduğunu göstermiştir.

Kubilay’ın başı kesilerek sergilenen vahşet, gericiliğin Cumhuriyet’e gözdağı verme girişimidir. Ancak bu girişim, Cumhuriyet’in kararlılığını da ortaya koymuş; sıkıyönetim ilan edilmiş, Divanıharp kurulmuş ve onlarca kişi idam edilmiştir. Bu sert tepki, laikliğin sadece bir anayasal madde değil, Cumhuriyet’in varlık şartı olduğunu kanıtlamıştır.

Laiklik: Cumhuriyet’in Sigortası

Kubilay Olayı, bize laikliğin neden vazgeçilmez olduğunu hatırlatır. Laiklik, sadece din ve devlet işlerinin ayrılması değildir; aynı zamanda yurttaşların eşitliği, özgürlüğü ve aklın rehberliğidir. O gün Menemen’de yaşananlar, laikliğin zayıfladığı anda Cumhuriyet’in temellerinin nasıl sarsılabileceğini göstermiştir.

Bugün hâlâ din kisvesi altında siyaset yapan, bilimi ve özgürlüğü küçümseyen anlayışların varlığı, Kubilay’ın kanının boşa akmadığını ama derslerin tam anlamıyla alınmadığını gösteriyor. Laiklik, hâlâ saldırı altında; kimi zaman eğitimde, kimi zaman hukukta, kimi zaman da günlük yaşamda.

Tarih Tekerrür Etmesin

95 yıl önce Menemen’de yaşanan gerici kalkışma, bugün farklı biçimlerde karşımıza çıkıyor. Sosyal medyada, meydanlarda, hatta kimi siyasi söylemlerde “şeriat” özlemi dile getirilebiliyor. Bu, Cumhuriyet’in hâlâ tehdit altında olduğunun kanıtıdır.

Kubilay’ın anısına yapılan anıtlar, paneller ve anmalar, sadece bir tarih hatırlatması değil; aynı zamanda bugüne dair bir uyarıdır. Eğer laiklik tavizsiz savunulmazsa, Cumhuriyet’in kazanımları birer birer aşındırılır. Kubilay’ın katilleri, tarihte kalmış olabilir; ama onların zihniyeti hâlâ aramızda dolaşmaktadır.

Taviz Cumhuriyet’i Çürütür

Bugün laiklik ilkesine “esneklik” adı altında verilen her taviz, Cumhuriyet’in ruhuna ihanettir. Kubilay’ın kanı, bize şunu haykırıyor: Cumhuriyet, gericilikle uzlaşarak değil, onu kararlı biçimde tasfiye ederek yaşar. Eğitimde tarikatların etkisi, siyasette dini söylemlerin yükselmesi, hukukun dinsel referanslarla tartışılması—bunların hepsi Kubilay’ın hatırasına yapılmış bir saygısızlıktır.

Cumhuriyet, ancak laiklik ilkesine sıkı sıkıya sarıldığında ayakta kalır. Kubilay’ın şehadeti, bize bu gerçeği kanla yazmıştır. Bugün görevimiz, o kanlı dersin unutulmasına izin vermemektir.

Sonuç: Kubilay Olayı, Cumhuriyet’in laiklik ilkesinin ne kadar hayati olduğunu gösteren bir kırılma noktasıdır. Bugün hâlâ aynı zihniyetle karşı karşıyayız. Yadsınamaz bir gerçek var: Laiklik ödünsüz savunulmazsa, Cumhuriyet’in geleceği tehlikeye girer. Kubilay’ın hatırası, bize bu mücadelede yol göstermeye devam ediyor.

Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

Samsun Umut

Uygulamada Aç
YÜKLE