Cem Karaca’dan dinlediğimiz ama Nazım Hikmet şiiri olan bu şiir ya da şarkı üstün zekalı çocuklar yada özel yetenekli bireylerin farkında olmanın gerekliliğini bana hatırlatır. Birileri fark etmeli artık farkında olmalı, farkındalık yaratmalı…
Şöyle diyor dizeler:
başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında,
budak budak, serham serham ihtiyar bir ceviz.
ne sen bunun farkındasın,
ne polis farkında.
Bir gece gökyüzüne baktığınızda yıldızlardan birinin ötekilerden daha parlak olduğunu fark edebilirsiniz. Öğretmen olduğunuz bir sınıfta derse girdiğinizde öğrencilerden biri veya bir kaçının diğerlerinden daha parlak, daha ön planda olduğunu görebilirsiniz. Belki de bu özel yeteneklilikle ilgilidir. Bir astrofizikçi, en parlak yıldızın doğasını açıklayabilir ancak psikologlar üstün zekanın özel yeteneğin doğasını nasıl açıklayacakları konusunda güçlükler yaşamaktadır.Bu da özel yetenklilerin eğitimi alınında farklı yaklaşımların bulunmasında neden olmuştur.
Özel yeteneklilik alanında farklı yaklaşımların bulunması;
• Özel yetenekli bireyler nasıl tanılanmalıdır?
• Özel yeteneklilerin eğitimi okulda mı yoksa başka ortamlarda mı yapılmalıdır?
• Özel yetenekli öğrencilerin başarıları nasıl ölçülmelidir?
gibi soruların cevaplarının da yaklaşıma göre farklılaşmasına sebep olmaktadır.
• Özel yetenekli bireyler nasıl tanılanmalıdır?
Dünya genelinde yapılan çalışmalar aile, öğretmen, arkadaş görüşleri ve son aşamada ise uzmanlar tarafından yapılan zeka ve yetenek testleri ile tanımalarını yaparlar. Ülkemizde yapılan tanılamalrın doğruluğu ve yanlışlığı üzerine bir tartışma açıp konuyu uzatmak istemiyorum. Fakat öyle ya da böyle ülkemizde bir tanılama şekli bulunmaktadır. Özel yetenekli bireylerin özellikle zihinsel tanılma süreçleri standart testlerle tanılanmakatdır. Bu tanılma dışında yetenek tanılamaları belirli bir standart teste sahip olmamakla beraber alan uzmanlarının görüşleri doğrultsunda saptlanmakatdır. Burda aslında tanılamanın doğru ya da yanlış bir şekilde yapılmasından çok tanılamadan sonra yapılacaklar asıl temel unsur olarak karşımıza çıkacaktır.
• Özel yeteneklilerin eğitimi okulda mı yoksa başka ortamlarda mı yapılmalıdır?
Özel yetenkli ya da diğer tabirle üstün zekalı çocukların eğitiminin nerede olacağı sorusundan daha önemli olan soru kimler tarafından olacağıdır? Alanını seven eğitimi seven öğrenmeyi ve öğretmeyi seven ve iyi idareci ile yönetilen öğretmenlerin bulunduğu her ortamda eğitim yapılabilir. Tanılama iyi yada kötü bir şekilde yapılırken, özel yetenek eğitimi için eğitmenlerin eğitimi konusunda yapılan çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bilim ve Sanat Merkezleri ve bir kaç üniversite ve bir iki özel okulla devam eden özel yeteneklilerin eğitim çalışmalarının hangisinde eğitmen eğitimi ve eğitici seçimi tam anlamıyla doğru uygulanmakatdır. Özel yetenekelrin eğitimde benim fikrim iyi bir örnek olarak oturmuş bir yapıya sahip ise müzik ve sanat eğitiminde konservetuvarlardır. Daha donanımlı seçgin eğitmen kadrosu bulabildiğiniz kurumlar olarak karşmıza çıktığını düşünmekteyim (Farklı söylemlerde olabilir bu fikrin doğru olmadığına dair).
• Özel yetenekli öğrencilerin başarıları nasıl ölçülmelidir?
Başarı kişiden kişye toplumdan topluma değişen bir kavramdır. Çok yetenekli çok zeki olmak başarılı olmak anlamına gelmez. Çok iyi insan olmak anlamına hiç gelmez. Yaşadığınız kültür coğrafya sizi ölçerken bulunduğu duruma bakar ve tıp fakültesi kazanan öğrencileri ya da hukuk fakültesi kazanan öğrencileri başarılı kılarken, eğitim yada sanat tarihi veya arkekoloji okumak başarı göstergesi olmayabilr. Burda başarıyı ölçemede temel unsur ilgili olunan alanda en üst noktaya gelmeyi sağlayan koşulların oluşturulup o doğrultuda hareket edilmesinin sağlanmasıdır. Benim başarı kriterim toplum ve çevresi için özel yetenekli bir insanın bazende kendi için yaptığı ve ortaya koyduğu her eser başarıdır. Bir müzik bestesi, bir makale, bir resim tablosu, bir teorem, bir buluş…
Ülkemizde özel yetenekli bireylerin eğitimi alanında yürütülen çalışmaların verimliliğinin artırılmasında;
• Çeşitli felsefi bakış açılarına dayanılarak özel yeteneğin çeşitli tanımlarının yapılması yerine, objektif bilimsel verilere ve bilimsel açıklamalara dayanan özel yeteneklilik tanımı üzerinde konsensüs sağlanmasına;
• Özel yeteneğin tespit edilmesinde belirsiz ölçütler yerine bilimsel olarak geçerli ve güvenilir ölçütlerin kullanılmasına;
• Kapsamı belirsiz ve test edilemeyen özel yetenek teorileri yerine iyi tanımlanmış ve test edilebilir özel yetenek teorilerinin geliştirilmesine;
• Özel yetenek konusunda sahip olduğumuz bilgi birikiminin bilimsel olmayan iddialar ve spekülasyonlar yerine, doğrudan bilimsel bilgiye dayandırılmasına;
• Özel yetenekliler alanında yürütülen çalışmaların dilden dile dolaşan anekdotlar yerine geçerli bilimsel delillere dayandırılmasına;
• Özel yetenekliler için uygulanacak programların tanımının yapılması yerine mevcut programların sonuçlarının kontrollü bir şekilde değerlendirilerek karşılaştırmaların yapılmasına ihtiyaç bulunmaktadır.